Ahmet Hamdi Tanpınar photo

Ahmet Hamdi Tanpınar

Ahmet Hamdi Tanpınar (23 June 1901 - 24 January 1962) was one of the most important modern novelists and essayists of Turkish literature. He was also a member of the Turkish parliament (the Grand National Assembly of Turkey) between 1942 and 1946.

Tanpınar was born in Istanbul on 23 June 1901. His father was a judge, Hüseyin Fikri Efendi. Hüseyin Fikri Efendi was Georgian from Maçahel. Tanpınar's mother died at Mosul, when Tanpınar was thirteen. Because his father's vocation required frequent relocation, Tanpınar continued his education in several different cities, including Istanbul, Sinop, Siirt, Kirkuk, and Antalya. After quitting veterinary college, he resumed his educational career at the Faculty of Literature at Istanbul University, which he completed in 1923. As a literature teacher, he taught at high schools in Erzurum (1923–1924), Konya, Ankara, the Educational Institute of Gazi and the Fine Arts Academy. At the Fine Arts Academy, besides teaching literature, Tanpınar taught in branches of aesthetics in arts, history of art and mythology (1932–1939). From 1942 to 1946, he entered the Turkish National Assembly as parliamentar of Kahramanmaraş. In 1953, he made an extensive journey to Europe, traveling many countries within six months such as France, Belgium, Holland, England, Spain and Italy. Tanpınar died of a heart attack on the 24 January 1962 in Istanbul. His grave is in the Aşiyan Graveyard, Istanbul.

He is one of the most important authors of Turkish literature, successfully combining Eastern and Western cultures within his writings. Yahya Kemal Beyatlı played an important role in his upbringing. In his poetry, he uses Turkish classical music and dreaming as the textile of his works. Both in his poetry and novels psychological analyses, history, the characteristics of his time, the binding between the society and the individual, dreams and the problems of civilization are given a great place. One of his most significant works is The Time Regulation Institute (Saatleri Ayarlama Enstitüsü). The novel has been widely acclaimed as an ironic criticism of the bureaucratization process with the implication that its title suggests, though that is not what the book is all about. In fact, the book can be read from quite different perspectives, and cannot be exhausted in only one reading. First of all, it is a great psychological analysis of a man who suffers from being unable to adapt himself to his time, in other words to modern times. So the fact of bureaucratization is indeed incorporated into a broader problem: modernization and its impact on the individual. Most of the characters of the novel seem to be struggling in strange ways in order to survive in modern times. In this way, the concept of "time" occupies a central place, giving a deeper sense, even a philosophical taste to the novel.


“... Hayat dar, fakat tabiat genis ve munisti.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“... belki de görmediği, hiç göremeyeceği, el dokunduramayacağı, sesini dinleyemeyeceği, dünyadaki bütün saatleri düşünerek dinlenirdi.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“Herkes hayatının bir devrinde şu veya bu şekilde talihinin şuuruna erer. Babam, ve hepimiz, onunla en zalim şekilde karşılaşmıştık. Babam bunu o kadar iyi biliyordu ki, bütün bu olan biten şeylerde kendi sabırsızlığının, kendi ihtiyatsızlığının payını bile düşünmeye lüzum görmüyordu. Garip bir sükunete kavuşmuştu. Kendi köşesinde sessiz sedasız oturan bir adam olmuştu. Yalnız ara sıra, bilmem niçin sofanın duvarına astığı ve bir daha oradan kaldırılmasına razı olmadığı saat rakkasına bakar ve sonra acayip ve mazlum bir gülüşle gülümseyerek yerinden fırlardı.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“Fakat arada bu uçurum daima kalacaktı. Ara sıra onun üstünden ellerimiz birbirine uzanacak, sonra ben küskün, o ümitli kendi dünyalarımıza dönecektik. Biliyordum, bu düşünceler sade bu akşamın düşünceleriydi. Yarın sabah ben kibrit kutularımı bir sepete tıkıp enstitüye gittiğim zaman başka bir adam olacaktım.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“Belki bu iyi gelir!" diyordum. Elbette birinden biri iyi gelecek ve ben de etrafımdakilere benzeycektim. Muhakkak benzemeliydim. Benzemezsem yaşamak çok güçtü.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“Niçin bugünü yaşamıyorsun Mümtaz? Neden ya mazidesin ya istikbaldesin? Bu saat de var.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“Ne oluyor?" diye başını kaldırdığı zaman tavanın tepesinden uçmuş olduğunu ve yıldızların elle tutulacakmış gibi yakından odasına sarktıklarını gördü ve sonra sevdiği kadın bu yıldızlara basarak, onlara tutunarak, onların ışığıyla sarınarak odasına girdi. Abdullah, bir kere kapısını çalmamış, semtine uğramamış olan bu güzel mahlukun, böyle uçan bir çatıdan ve bir yıldız kasırgası içinde odasına tavandan girmesine hiç de hayret etmedi. Zaten, bu güzel ve asil mahlukun kendisiyle aynı hamurdan yuğrulmuş olduğuna hiçbir zaman inanamamış, onun çok yüksek, büsbütün başka ve erişilmez bir alemden gelmiş bir mevcut olmasına daima ihtimal vermişti.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“Ben şimdi saatlerimi üşengeçliğe ayarladım.Yarına üşeniyorum mesela o yüzden bu gün dün.Yahut bira içmek çok yorucu geliyor sodayla sarhoş oluyorum. Üzerimi örtmektense üşümemem lazım. Bunları düşünmemek için de mektup bekliyorum.Mektupta her şey yazacak.Ben okumayacağım tahmin edeceğim ama fazla da düşünmeyeceğim.Böyle böyle zaman lastik gibi uzayacak.Bir elimden bırakacağım yarın olacak dün.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“-Şark, dedi. Canım şark. Dışarıdan miskin, budala, çaresiz, fakir... Fakat içinden hiç aldanmamağa karar vermiş... Bir medeniyet için bundan daha güzel ne olabilir? İnsanları içlerinden tatmin etmeği ne zaman öğreneceğiz? Ne zaman bu 'hoşça bak zatına'nın manasını anlayacaklar?-Şark anlamış mıydı sanki?-Anlasın, anlamasın...Söylemişti ya.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“بهدوء غريب صعد إلى غرفته. رأى عالمه كله تقريباً، تقريباً...”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“Vücutlarımız, birbirimize en kolay vereceğimiz şeydir; asıl mesele, hayatımızı verebilmektir. Baştan aşağı bir aşkın olabilmek, bir aynanın içine iki kişi girip, oradan tek bir ruh olarak çıkmaktır!”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“Saatin kendisi mekan , yürüyüşü zaman , ayarı insandır...”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more
“Hayır, burada her şeye bu kadar basit bir gözle bakan insanların arasında yaşamak bana güç gelecek. Bunlar için ölüm, hayat, günün her hadisesi, saadetler ve felaketler o kadar tabii şeyler ki... Halbuki ben masalı olan bir adamdım.”
Ahmet Hamdi Tanpınar
Read more