Elif Shafak photo

Elif Shafak

Elif Shafak is an award-winning British-Turkish novelist and the most widely read female author in Turkey. She writes in both Turkish and English, and has published seventeen books, eleven of which are novels. Her work has been translated into fifty languages. Shafak holds a PhD in political science and she has taught at various universities in Turkey, the US and the UK, including St Anne's College, Oxford University, where she is an honorary fellow. She is a member of Weforum Global Agenda Council on Creative Economy and a founding member of ECFR (European Council on Foreign Relations). An advocate for women's rights, LGBT rights and freedom of speech, Shafak is an inspiring public speaker and twice a TED Global speaker, each time receiving a standing ovation. Shafak contributes to major publications around the world and she has been awarded the title of Chevalier des Arts et des Lettres. In 2017 she was chosen by Politico as one of the twelve people who would make the world better. She has judged numerous literary prizes and is chairing the Wellcome Prize 2019. www.elifshafak.com


“...why is it that, in creative writing courses today, the very first thing we teach students is write what you know? Perhaps that's not the right way to start at all. Imaginative literature is not necessarily about writing who we are or what we know or what our identity is about. We should teach young people and ourselves to expand our hearts and write what we can feel. We should get out of our cultural ghetto and go visit the next one and the next.”
Elif Shafak
Read more
“Every true love and friendship is a story of unexpected transformation. If we are the same person before and after we loved, that means we haven't loved enough.”
Elif Shafak
Read more
“How can love be worthy of its name if one selects solely the pretty things and leaves out the hardships? It is easy to enjoy the good and dislike the bad. Anybody can do that. The real challenge is to love the good and the bad together, not because you need to take the rough with the smooth but because you need to go beyond such descriptions and accept love in its entirety.”
Elif Shafak
Read more
“The child had indeed shut up but all the questions that had accumulated on his tongue circulated in his mouth, moved through the passages of his nose and climbed up from there to tickle into his teardrop ducts, so in his moss green pupils, curious, insistent, accusing sparks of questions continued to light up and fade away like fireflies flitting about on summer nights.”
Elif Shafak
Read more
“Müsaadenle bir hikâye anlatayım?" dedi Şems. Ve işte şunu nakletti. Vaktiyle biri Farisi, biri Arap, biri Türk, biri Rum dört ortak varmış. Ellerine geçen parayla ne yapacaklarına karar verememişler. Farisi, "Haydi, 'engür' alalım" demiş; Arap'sa "O da ne öyle, istemem; 'ineb' alalım" demiş; Türk'se tutturmuş "Üzüm de üzüm" diye; bu arada Rum kararlıymış, "Geçin hepsini, 'ingabil' alacağız" demiş. Çok geçmemiş, kafadarlar kavgaya tutuşmuş. Nihayet dördünün de aynı şeyi istediklerini anlamışlar. Ama bu sefer yeni bir tartışma çıkmış aralarında. Her biri kendi üzümünü beğenirmiş. Biri kara, biri yeşil, biri sarı, biri mor üzüm salkımı taşırmış. Hepsi kendi üzümünü yere göğe koyamazmış. Neyse ki oradan gönüllere tercüman bir Sufi geçiyormuş. Kavga ettiklerini duyunca dört satıcıdan birer salkım üzüm almış, bir kaba koyup üzümleri ezmiş. Üzümün suyunu çıkarıp kabuğunu atmış. Çünkü aslolan meyvenin özüymüş, posası değil.”
Elif Shafak
Read more
“Haram da / helal de/ cennetin hurileri de/ nâr-ı cehennem de/ birdir bize/ cenneticayır cayır yakmak/ cehennemin alevlerini söndürmektir gayemiz/ bize sade senigerek seni/ kirpiğimizi kalem/ gözümüzü defter eylemişiz/ nefsimizi köreltip/ kimseninayıbını görmemişiz/gönül yapmayı/arş yapmaya bir tutup/gönülden gönüle/yollarkurmuşuz/ ten türap bir olunca/ her dem yeniden doğmuşuzNe kabir azabı/ ne zebani zulmü/ o yardan ayrı düşmektir/ nazarımızda en dilhıraşacı/ ne dürülür amel defteri/ ne geçilir sırat köprüsü/ rahman ve rahim olandır o dostunismi/ o sever/ o gözetir/ onun merhameti hudutsuzdur/ onun merhameti öfkesindenbüyüktürÇelebi Şeyh demiş ki:Benim mekânım balçıktır/ gıdam ise safi aşk/ korku ile beslenmez imanım/ korkudediğin safi yalandır/ korku ile yakaran/ bir kendini sever/ aşk ile yanıp tutuşan/ geçerserden/ her dem yeniden tutuşturur külleriniVe Çelebi Şeyh demiş ki:Benim vücudum şu varlık âlemine benzer/ şu gördüğünüz nehirler, dereler benimiçimde çağlar/ ve şu dorukları karlı dağlar/ bende başlar bende biter/ çok alâmetlervardır bende/ derebilen gelsin beri...Divan tepeden tırnağa öfkeye boyanmış. Çelebi Şeyh zindanaatılmış.”
Elif Shafak
Read more
“Hani halkanın ucunda/ kavuşacaktım sana/ hani bir iken ayrı düşmüştük/ veçok iken bir olacaktık sonunda/ çoktan razı idim oysa/ razı idim geceninmatemine/karanlığı fırsat bilene/ve korkaklığıma/ve karabasanlarıma/ oyunoynar gibi yaşar giderdim/ kuş avlardım/ kuşları deli gibi kıskanırdım ya/bırakmadın/ bırakmadın ki kendimden kaçayım/ koyvermedin/ koyvermedin kisürsün bu devran Döndü halka/ döndü olanca hızıyla/ toprak ki siyah bir halka idi/ ve geceyesaklanırdı bazen/ tuttu su ile karıştı/ su ki san bir halka idi/ rengiyle dalaşırdıbazen/ tuttu toprağı kucakladı/ eğildim suya baktım/ suda kendimi gördüm/ kendimi sen sandım/ sarılmak için atıldım/ köprüye hıncım yalan imiş/ onu yıkarken suya karışan/ ben oldum.Balçıktan çıktım ben/ balçıktan yoğurdum kendimi/ içerdeki dışa taştı/ dıştakiiçe çekildi/ görünen görünmeyene sataştı/ görünmeyen görünene diş biledi/siyah halka/ san halka ile yer değiştirdi/ çekildim bir köşeye/ sessiz sedasız/baktım olan bitene/ seni gördüm kaderimde/ ebrunun halkalarını saydım/tastamam dört etti/ halkalardaki kıvrımları hesapladım/ tastamam senin isminetti/ isminin yanına beni de kazı dedim/ boyalar isyan ettiBir de baktım ki/ ben ben değilim artık/ suretim başka bir suret/ ismim birbaşkasının ismi/ gönlüm ne yöne akar/ ben ne yöne/ verdiğin emaneti yitirdimyollarda/ hata ettim/ kusur ettim/ affola... İsimler ki büyülüdür/ sade büyülü mü/ isimler hem de büyücüdür/ sanmam ki çıkmış olsun hatırından/ ismini "fasl-ı hazan" koyalım/ söndüğü yerde aradığını bulasın/ lâkin fasl-ı hazan demek/ fasl-ı hü¬zün demek/ söndüğü yerde/ sana kavuşmam gerek/ onun söndüğü yerde/ benim tutuşmam gerek...”
Elif Shafak
Read more
“Koca bir ömrün yorgunluğu... İsmihan Kadın bu akşam ölümü düşünüyordu. Hokkagülü İfakat'ın gözlerindeki yıldızlarsa ona gençlik demlerini hatırlatıyordu. Gizliden gizliye gıpta ediyordu bu hodbin ve hırçın Kadın'a. Akrep Arif mahallesinde aslını inkâra yeltenmeyen bir tek o kalmıştı ne de olsa. İsmihan Kadın onun gözlerinde yanıp sönen yıldızlara baktıkça avunuyor, umutlanıyordu. Hayatta oldukça kimselerin ona bir kötülük etmesine müsaade etmezdi. İsmihan Kadın, dalgın dalgın gülümseyerek evinin yolunu tuttu.Gözlerinde elem perdesi,kulaklarında uğultu,yüreğinde sıkıntı vardı.”
Elif Shafak
Read more