1936’da İstanbul’da doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde başladığı öğrenimini Paris’te sürdürdü. 1976-1990 yılları arasında, kurucusu olduğu Ada Yayınları’nda, çağdaş Türk ve dünya yazarlarının, şairlerinin yapıtlarını yayınladı. Edebiyatın çeşitli alanlarında onlarca ürün verdi. "Bir Gemide" adlı kitabıyla 1979 Sait Faik Armağanı, "Ders Notları" ile 1979 Türk Dil Kurumu Ödülü, "Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı" ile 1988 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü aldı. Abidin Dino, Yüksel Arslan, Bedri Rahmi, Eren Eyüboğlu, Füreya, Aliye Berger, Ergin İnan gibi sanatçılar üzerine yayınlanmış kitapları vardır.
“Nicedir burda kendimi arıyorum, kapısının önünde, kapısını açıp evine girmek için karanlıkta yitirdiği anahtarını arayıp bulamayan, çıldıran, kapısını kıramayan, bir çaresiz, bir garip kişi gibi, burda, garip, tanımadığım insanların arasında. Öleyim. Kendimi ararken, onları/başkalarını/ başka insanları buluyorum.”
“Alaaddin geliyor. GeceHoca, benim kardeş hasta, diyor.Nesi var? diyorum.Ateşi var çok, diyor. Ölecek.İlaç vereyim mi? diyorum.Hayır, portakal ver, diyor.Portakal yememiştir hiç.”
“Bir gece dahaSöylenmek istenen söylenemeyengırtlakta takılıpkalanboğukbir hece daha.”
“Ve o an, içimde yazmak isteğini duydum.Yazmak... Kime? Neyi?Hep bilinmeyene yazılmaz mı?”
“Tanrım! herkes tanıyor beni bu kentte.Ya da herkes herkesi tanıyor.Ben Hariç.Kendi dahil, kimseyi tanımayan ben hariç.”
“Kitapları da dostlarını seçer gibi seçmeli kişi, öyle değil mi?”
“İnsan bildiği ya da bildiğini sandığı bir dilde yazılmış birçok kitabı da anlamayabilir, öyle değil mi?”
“Yalnızdım.İçimden büyüyen boşluğun içinde yalnızdım.Mide bulantım içinde yalnızdım.”
“Dayanırdan, dayanmasını bilirsen, ama nasıl olsa dayanacaksın, insanoğlusun, kendin söyledin, insanoğlu, düşün bir, kimler nelere dayanmadı, dayanacaksın ve yeni bir kişilik yaratacaksın.Nasıl? diye sordu bir ses.Kendine bir iş edinerek, diye cevap verdi bir başka ses.”
“Kurallar içinde bulamaz insan kendini, bunu çoktan anladım.Aklın kuralları içinde bulamaz, bunu burda anladım.”
“Doğan günle birlikte gereği düşünüldü. Yaşamak, yaşamayı sürdürebilmek için kişiliğini bulmak zorundasın.”
“Yeter! Yeter!Konuşmak yeter. Susmak yeter.Düşlemek.Düş görmek.Sürekli yorgunluk.Buraya geldik. Dağ başına. Gene bitmedi.Yeter artık!”
“İnsanlığın nasıl savaşları varsa, senin de bir iç savaşın var: seni bağışlatan da bu.”
“Yurdundan kaçmakla kendinden kaçacağını mı sanıyorsun?”
“-Niçin kaybolmuş fotoğrafları arıyorsun.Elinde bir makinen var.Görüyorum.Yeni fotoğraflar çeksene.Hatta o kaybolan fotoğrafları.-Ama onlar hayallerimdi.”