Hakan Günday photo

Hakan Günday

Hakan Günday was born in Rhodes in 1976. He finished his primary education in Brussels. After attending Ankara Tevfik Fikret High School, he studied at the Department of French Translator in the Faculty of Literature of Hacettepe University. He then transferred to Université Libre de Bruxelles. Günday continued his study in the Faculty of Political Sciences at Ankara University. He published his first novel, Kinyas ve Kayra, in 2000.

He is also a playwright and working in cooperation with DOT company- İstanbul (http://go-dot.org/).

His play Mandrel did its premiere at the 17th International İstanbul Theatre Festival (2010). (http://tiyatro.iksv.org/en/program/27)


“Matematiği kuvvetli değildi ama çıkarlarını hesaplamasını bilirdi.”
Hakan Günday
Read more
“Çünkü insan kendi hayatının içinde kaybolmuşken nadiren dikkat eder sabah kahvaltısında kac dilim ekmek yediğine”
Hakan Günday
Read more
“İnsanlar..." dedim fısıldayarak. "Taşırlar insanları. Kundaktayken, tabuttayken. Hep taşıyacak birileri olur. Bazıları dostluktan, bazıları cepteki paradan, bazıları da içinde bulundukları sistem bir gün onlara da taşınma sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanı...”
Hakan Günday
Read more
“Derda’nın derisindeki yarığı tek eliyle bir perde gibi aralayıp, diğeriyle kitabı etine gömdü. Kalpten gelen ve kalbe giden ne varsa, bütün damarları sayfaların arasına sıkıştırıp kitabı kapadı. Ellerini yarıktan çektiği anda Tutunamayanlar’ın pompaladığı kanla Derda hayat buldu. İlk aldığı nefesle şişen göğsüne bakan kızılderili, ameliyat masasının altındaki çöp kutusunun pedalına basıp kapağını açtı ve elindeki kalbi içine attı. Çünkü et, hiçbir işe YARAMAZDI...”
Hakan Günday
Read more
“Bekleyin' demişti. 'Burada bekleyin. Onlar size gelecek.''Kimler?' diye sormuştu Filipinli.'Hayatının anlamını bulmuş olanlar. Hayatlarını adayacakları şeyleri bulmuş olanlar gelecek. Siz de kalplerini söküp, yerine, o şeyleri koyacaksınız. Sonra da kalpleri fırlatıp atacaksınız!''Ama...' demişti kızılderili. Kalpleri olmadan nasıl hayatta kalırlar?''Göreceksiniz!' demişti bina.'Peki ya kimse gelmezse?' diye sormuştu Filipinli.'Kim kalbinden vazgeçecek kadar kendini birşeye adayabilir ki?''Onu da göreceksiniz!' demişti bina.'Ya hayatlarının anlamını bulamayanlar?' diye söze girmişti kızılderili. 'Onlar ne olacak?''Onlar da, göğüslerinde birer et parçasıyla, canlı canlı çürüyecekler. Ve buna da yaşamak demeye devam edecekler!'Son soruyu Filipinli sormuştu: 'Neden şimdi?' Kimbilir bugün kadar kaç kişi hayatını birşeylere adadı? Neden şimdi çıktın ortaya?'Son kez konuşmuştu bina: 'Çünkü DERDA adında bir çocuk doğdu!”
Hakan Günday
Read more
“Ve Kayra içinde keşfettiği bu yetenekle kendini, sihirbazın numaralarının gerçek yüzlerini bilen ve eğlenemeyen bir çocuk gibi hissediyor. Onu güldürmeye çalışan palyaçonun makyajının altındaki acıları fark edebildiğinden gülemeyen bir çocuğa benziyor... Hayatın kulislerinde gezdiği için sahneden nefret eden biri gibi. Uzaktan bakabilmek olup bitenlere, onu yaşayan değil, var olan değil, gören ve iğrenen hale getiriyor. Belli bir süre sonra iğrenmenin yerini duygusuzluk ve kayıtsızlık alıyor. Dünya üzerinde oynanan gündelik hayat oyununun kurallarını, onlara uymayacak kadar iyi tanıyor. Kadınları öperken gözlerini kapatmıyor. Bir usturayla kolunun üzerine yazı yazarken acı duymuyor, çünkü o anlarda kendini başkasının vücudundaymış gibi seyretmekle meşgul oluyor. Var olan her şeye uzaktan bakabildiği için hiçbirinin sihrine kapılamıyor. Ve gözleri gördüğü için hayatın arkasını, dünyanın o kadar da iyi tasarlanmış bir yer olmadığını biliyor.”
Hakan Günday
Read more
“İçi ne kadar doldurulursa doldurulsun, yine de hafiftir hayat. Çünkü altı deliktir. Delikse ölümdür! Bütün kazançlar bu delikten kayıp gider.”
Hakan Günday
Read more
“Aklının korunması için Tanrı’ya ilk yalvaran insanın dileği yerine getirildi. O günden bu yana insanın aklı, Tanrı tarafından korundu. Belki bir kasada, belki de cennette. Çünkü aklın, insanın bedeninden kaçabileceği beş delik ve akıl yoksunu bedende delilik vardı. Akıl, insandan korundu. İnsan beş duyulu bir hayvan oldu. Bedeni ölümlü, aklı korunan, beş duyulu bir hayvan. Tanrı’nın insan olarak doğacağı güne kadar böyle sürecek. Aklı, insanla öldüğü gün öpüşecek. Hayattakilerse son ana kadar koklayacak, duyacak, görecek, tadacak, dokunacak ama asla düşünemeyecek. Çünkü aklı alınmış insana bırakılmış olan beyin, sahibine sadece hayal veren bir organdır. Var olanın üzerine kurulan hayaller. Oysa akıl, yoktan düşünce yaratır. Yoktan var etmek bir düşünce, yoktan var ettiğini düşünmek bir hayaldir. İnsan düşünmez, düşündüğünü hayal eder. Akıl sadece Tanrı, beyinse bir çocuk tarafından korunabilir. İnsanı koruyansa ölümdür. Bir hayal organıyla yaşadığı sürece kendine zarar verecek olan insanı sonsuz acıdan kurtaran ölüm, doğumdan üstündür.”
Hakan Günday
Read more
“Mutsuzluğuna hiç bir çare aramıyorsun.” demişti.“Ve en büyük acının kendininkinin olduğunu düşünüyorsun. Dünyadan haberdar olmayan bütün geri zekalılar gibi. Ölmesine çeyrek kalmış, herkesi yaşadığına pişman etmeye çalışan, sağlıklı oldukları için suçluluk duymalarını isteyen hastalıklı, yaşlı bir kadın gibisin.”
Hakan Günday
Read more
“Tek tavan gökyüzüdür. Gerisi her yerde aynı.”
Hakan Günday
Read more
“Tanıdıkları insanlara yeterince borcları vardı.Bir de hayata borclanmak istemediler.Onun icin aldıkları her nefesi geri verdiler.”
Hakan Günday
Read more
“yatağı olmayan insanların birilerini dinleyecek kadar sabrı yoktur”
Hakan Günday
Read more
“‎"Belki de hayat yanlış anlayınca güzeldi. Sadece yanlış anlayınca. Ama her şeyi.”
Hakan Günday
Read more
“Cahil ile anarşist arasındaki fark tüy kadardır. O aradaki tüyün üzerinde durur bütün okunan kitaplar.”
Hakan Günday
Read more
“Dünya bir karambol ve kimseye çarpmadan yürümeye çalışmaktansa kollarımı daha da açarak herkesi devirmeyi tercih ediyorum.”
Hakan Günday
Read more
“İnsanların birbirlerine aşıkken gündelik hayatlarına devam etmelerini anlayamıyordum. Böylesi bir hareket bana ihanet gibi geliyordu. Kötü sahnelenmiş bir piyes gibi! Sanki bir insana değil de bir koltuğa aşık olunuyormuş gibi!”
Hakan Günday
Read more
“Daha anlayamamıştı sonunda ölüm olan bir hayatta mutlu son olmasının mantığa aykırı olduğunu. Ölüm mutlu bir son olamazdı. Kimse için. Ama yine de insanlar, kendilerini kandırmak için hayatlarını dönemlere bölüyorlar ve ancak o dönemlere mutlu sonlar uydurabiliyorlardı. Oysa hayat, her bölümünde ayrı bir hikayenin döndüğü neşeli bir dizi değil, sonunda herkesin öldüğü ve katilin bulunamadığı sıkıcı bir filmdi.”
Hakan Günday
Read more
“Kimse uyandırmasın kimseyi. Herkes mutlu uyurken. En kötü kabus bile iyidir hayatın kendisinden.”
Hakan Günday
Read more
“Asık suratlı olmamalıyım diye düşündüm. Olur olmaz yerlerde gülümsemeliyim. Mutlu olmanın ilk yolu taklidini yapmaktan geçer.”
Hakan Günday
Read more
“İnsanın tek gerçek özgürlüğü yalnızlığıdır.”
Hakan Günday
Read more
“Tanrı sıkıntıdan patladı, buna big bang denildi.”
Hakan Günday
Read more
“Hiçbir travesti bir ev kadını olmak için giymez eteği. Amaç en güzel kadın olmaktır...”
Hakan Günday
Read more
“Ahlak çoğunluğun görüşüdür, toplumsal sözleşmedir, derler. Ve geceleri o çoğunluk yoktur.”
Hakan Günday
Read more
“Platon’un Mağara İstiaresi’ne karşılık, ben de Kuyu İstiaresi’ni yazdım: doğdukları andan itibaren düşen insanların, yanlarından hızla geçen fırsatlara veya başka insanlara tutunup tırmanmalarını ve bunu sadece doğdukları andaki yüksekliklerine erişebilmek için yaptıklarını anlattım.”
Hakan Günday
Read more
“Düşün! Bize, matematik dünyasının kurgusal ve sonsuz olduğu öğretildi. Bunu kabul ederim, 1'den sonra 2 gelir dendi. Bunu da kabul ederim. Ama sonra, 1 ile 2 arasındaki sonsuzluğu düşündüm. Peki o nereye gitti? İrrasyonel sayılar varken bir sayıdan sonra diğer bir tam sayı nasıl gelebilir? Eğer 1'den sonra virgül konursa ve bunun da kıçına sonsuz sayı konabiliyorsa 2 nasıl gelir? İşte! Soru bu! Yanıtsız bir soru. Ve işte matematiğin hatası! Dolayısıyla matematik yok. Onun üzerine kurulmuş dünya düzeni de yok... Ama ben anlayabilirim. Anlayabilirim bu sorunu. Ve o zaman ortaya yaklaşık sayılar çıkar. Yani hiçbir sayı tam değildir. Hepsi tama yaklaşır. Ama varamaz. Demektir ki, 1,999...9'u bize 2 diye yutturmaya çalışan bir dünyanın çocuklarıyız. Ve dünya da aslında tam gibi görünürken, aslmda bir irrasyonellik harikası. İşte bunun için hayat yoktur. Olsa dahi o da irrasyoneldir! Yani anlamsızdır. Ne bir başlama nedeni, ne de bir oluş nedeni vardır. Evrende uçuşan kocaman bir irrasyonellik. Tabiî ki dünyanın bir anlamı olması gerekmiyor. Belki de onu anlamlandıran üzerinde yaşayan akıl sahibi yaratıklardır. Ama onların da bizi getirdiği nokta ortada!”
Hakan Günday
Read more
“Darwinist dostluklardan!!İşlevini kaybedince yok olanlardan..”
Hakan Günday
Read more
“Yok olup gitmekten korkmuyordu. Var olmaktan yeterince korktuğu için...”
Hakan Günday
Read more
“Her şeyi bildiğim için vasiyetim tek bir cümle olacaktı: "Beni yüzüstü gömün. Çünkü yeterince gördüm!”
Hakan Günday
Read more
“Sen de fark ettin mi? Az, dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.”
Hakan Günday
Read more
“Ne ölüm, ne de hayat! Hiçbiri kovalamıyor beni rüyalarımda. Hiçbirinin eli bana değmiyor. Çünkü ellerim ceplerimde hiç olmadıkları kadar. Varlığıma nedensizlikten delirdim ben. Hiçbir nedeni kendime yakıştıramadığımdan. Hepsini giydim. Hiçbiri olmadı. Hepsi dar geldi. İnansaydım herhangi birine, uğruna gerekirse dünyayı kan gölüne çevirirdim. Okyanuslar kırmızı olurdu. Pıhtılaşmış kanlardan siyah dağlar yükselirdi. Ama inanamadım. Bir türlü inanamadım... Bütün hayat bir illüzyon. Benim gibi. Kayra gibi...”
Hakan Günday
Read more
“Suçladı. Herkesi. Kendini. Yalnız kalamadığı için. Yalnız bırakılmadığı için. Yanında daima insanlar olduğu için. Ve onların yanında daima aptal ve kötü olduğu için. Baskıya dayanamadığı için. Bedeninde ve ruhunda bu kadar delik olduğu için. Ve o delikler, başkalarının düşüncelerinin geçebileceği genişlikte olduğu için.”
Hakan Günday
Read more
“İnsanın kendine biçtiği cezadan daha acı dolu olanı yoktur.”
Hakan Günday
Read more
“Gelecek, geçmişin merhametine kalmıştır ve insan, ikisinin arasında bir kurbandır.”
Hakan Günday
Read more
“Gelecekten bir şey beklemeyenler mutluluklarını geçmişte yaratırlar.”
Hakan Günday
Read more
“Çok mutsuz sonların birinci şartı çok mutlu başlangıçlardır.”
Hakan Günday
Read more