İhsan Oktay Anar photo

İhsan Oktay Anar

Türk yazardır. Lisans, master ve doktora eğitimini Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde yaptı. Aynı okulda öğretim üyeliğinden emekli olmuştur.

Her bir kitabının çok uzun araştırmalardan sonra yazıldığı içerdikleri ağır tarihi bilgi ile göze çarpar. Eserleri pek çok küçük hikâye etrafında örülmüş büyük bir roman biçimindedir.

Yazın biçim göndermeler içerir. Kabaca birkaç örnek vermek gerekirse Amat'taki İsrafil adlı çocuğun gemi borazancısı olup diriliş düdüğünü çalışı islamiyette kıyamet haberi olan borazanı çalacak meleğe, alt ambar toprak altına ve mezara göndermeler ya da modellemelerdir. Bu üslup okuyucuyu hem yetiştirir, hem geliştirir. Umberto Eco bu biçimde gelişen okuru ampirik okurdan ayırmaktadır. Her gerçek yazar aslında bu tip incelikli ve becerikli okurlar isteyecektir. Anar ise kendi okurunu kendi yaratmaktadır.

Puslu Kıtalar Atlası 20'den fazla dile çevirilmiş ve Kültür Bakanlığı tarafından tanıtılmıştır. Anar, 2009 yılında Erdal Öz Edebiyat Ödülü'nün sahibi oldu.


“Gerçi zabit, bir hürriyet kahramanıydı, ama fedailerine gazetecileri öldürme emri verdiğine bakılırsa, Britanya'da 7 asır önce dokunmaya başlanan kumaştan biçilip her seçimde üzerine yeni yamalar vurulan hürriyet denilen elbise, aklen ve ahlaken yetişkin insanın ölçülerini mezurayla bir kez aldıktan sonra makas yerine giyotin kullanan, ve en kötüsü, müşterilerinin bedenen ve aklen bir çocuk olduğundan habersiz Fransız terzilerine sipariş edildiğinden midir nedir, ona fazla büyük geliyor olmalıydı. Anlaşılan 'hürriyet', Selanik'ten Dersaadet'e, müzik kulağı pek olmayan evde kalmış bir kız kurusuna koca bulmak için sipariş edildikten sonra, Galata Gümrüğü'nden fors ve rüşvetle geçen ahenksiz bir piyano gibi gelmişti. Britanya'da yaşlı bir fahişeden doğma o 'bakire', yani romantik centilmenlerin elde etmek için kendisine nazikçe kur yaptıkları ve aslında İngiltere'nin gerçek ve meşru kraliçesi olan 'hürriyet', Dersaadet'e geldiğinde, gayr-i müslim diye nefretle ona bakıp onunla cima etmeyenler hariç, tekamül bakımından ayılardan hallice abazan güruhları tarafından çarşıda ve pazarlarda, sokaklarda, taciz ve tecavüze uğramış, Abanoz Sokak'ın yolcusu olmuştu. İngiltere'deki parlamentoda el üstünde tutulan ve Tanrı'nın değil halkın çocuklarını doğurduğu için Meryem kadar mukaddes olan bu bakire, Dersaadet'te bir kerhaneden fazla bir şey olmayan mecliste yine halk tarafından bafilenip daima piçler doğurmakta, bu da yetmiyormuş gibi durmadan ve durmadan kendi piçlerinden de gebe kalmaktaydı”
İhsan Oktay Anar
Read more
“...muhterisleri de dusundu ve bu kitabindaki kusurlari, rastlayinca sevinip tatmin olsunlar diye onlara sadaka olarak verdi”
İhsan Oktay Anar
Read more
“Oysa benim sana düşlerimden başka verebilecek bir şeyim yoktu.”
İhsan Oktay Anar
Read more
“Bir duygu, anlaşılmıyorsa, duygu değildir zaten.”
İhsan Oktay Anar
Read more
“Güç ancak ölüleri korur.”
İhsan Oktay Anar
Read more
“Git ve benim göremediklerimi gör, benim dokunamadıklarıma dokun, sevemediklerimi sev ve hatta, bu babanın çekmeye cesaret edemediği acıları çek. Dünyadan ve onun binbir halinden korkma.”
İhsan Oktay Anar
Read more
“‎"Yaşanılanlar,görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun,macera insanoğlu için büyük bir nimetti.Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk,bu Dünya'nın şahidi olmaktı.”
İhsan Oktay Anar
Read more
“Hayatını değil, insanlığını isteseydim elbette korkardın. Ancak bu güzel hediye sana sonsuza kadar verildi. Onu senden geri almam mümkün görünmüyor. Bu bakımdan sen de benim gibi ölümsüzsün. Fakat birçok kişi için, insan olmanın zevkini ve keyfini çıkarmak değil, hayatı sürdürmek ve korumak daha önemli görünüyor. Ne pahasına olursa olsun yaşamaya çalışmakla, doğrusu çok büyük bir mutluluğu kaçırıyorlar. Acı ve ölüm korkuları onları yönetiyor. İşin kötüsü bu korkuya Tanrı diyorlar. Oysa dünyayı korkuyla değil, bir insanın gözleriyle görselerdi, Tanrı'yı görmüş olurlardı.”
İhsan Oktay Anar
Read more
“Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve sefadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.”
İhsan Oktay Anar
Read more
“...belki de, erkeğin kadını seçtiği bir cemiyet batarken, kadının erkeği seçtiği cemiyet refâha eriyordu. Bunun doğruluğunu ölçmek için, bedenî sâiklerine gem vuramayan paşayı seçen Padişahımız'ın memleketiyle, aynı paşayı seçmeyen basit kızın memleketini karşılaştırmak kâfiydi.”
İhsan Oktay Anar
Read more
“Eflatun nam bir feylesof, 'Bu dünya, Fikirler aleminin bir taklididir.' dediğinde, Fars kralı Dara, 'Nah! Asıl fikirler, bu Dünya'nın bir taklididir!' demişti.”
İhsan Oktay Anar
Read more
“Kusur benim imzamdır.”
İhsan Oktay Anar
Read more