21 Nisan 1955 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Mardinli bir ailenin çocuğudur. Babası avukat İsmail Mungan, annesi Habibe Mungan'dır. İlk, orta ve lise yılları Mardin'de geçti; Mardin Lisesi'nden mezun oldu. Mardin eserlerinde sıkça kullandığı mekanlardan birisi oldu. Bu çevrenin taşıdığı farklı kültürel yapıyı, insan olgusunu eserlerine başarılı bir şekilde yansıttı. Yazar, 1972'de Ankara'ya yerleşti. Lisans ve yüksek lisansını Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde tamamladıktan sonra başladığı doktora çalışmasını yarım bıraktı, Ankara Devlet Tiyatroları’nda altı yıl, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda üç yıl dramaturg olarak çalıştı. Gazete ve dergilerdeki ilk yazılarını 1975’te yayımlayan Mungan; yazı hayatı boyunca şiir, öykü, roman, deneme, tiyatro oyunu, sinema yazısı, senaryo, masal, şarkı sözü gibi farklı türlere ait eserler verdi.
“Kader aradığı kişiyi insanın karşısına her seferinde kapı komşusu olarak çıkarmaz. Uzakları yakın etmek düşer size. Haritaları seviniz.”
“Bazı insanların yüzü buralı değildir. Görür görmez anlarsınız. Çekip gideceklerdir, hem de ilk fırsatta. Dolayısıyla onlara bakarken onları yaşanan anın boşluğuna çivilemek istercesine bütün gözlerinizle bakarsınız. İleride anımsamanızı kolaylaştıracağına inandığınız dipdiri bir dikkatle bakarsınız. Sonradan yaşadıklarınız ne olursa olsun, ilk bakışta gördükleriniz doğru çıkar. Çekip giderler gene de. Yazınızda yazılıdır bu.Bakışlarınızda da.”
“Çok kitap okuyan insanlara hayatın yetmediğini biliyordu.”
“Acı veriyorsa geçmiş, geçmemiş demektir.”
“Ne zaman içime biraz fazla baksam, yükseklik korkum depreşir”
“mutlu musunuz peki?""huzurluyum. Mutluluk benim icin hicbir zaman onemli olmadi. Daha cok raslanti gibi yasadim mutlulugu. Kisa anlarin hediyesi gibi. Yasamin karsima cikardigi bazi anlar benim icin mutluluk demekti, o kadar...”
“Geçmiş bir ecza dolabı kadar temiz ve "steril".Geçmişteki hiçbir şeyin değiştirilemezliği,ölüme yakın bir keskinlik kazandırıyor yaşadıklarına.Geçmişe hiç dokunulamıyor.Hatıra,zalim kudretini dokunulmazlığından alıyor.Tek tek kişilerin hayatları masala benzese de,hayatın kendisi oyuna benziyor.”
“Bir yolcu, yolda her seyi gormez, [...] Yolu her seyde gorur. Her sey bir yoldur cunku. -Moottah”
“Kendi boslugunuzla yuzlesmeden varliginizi dolduramazsiniz. Siir bizim kendimiz olmaya acilan kapimizdir. Ama bazen kendi kapimizi yuzumuze kapatiriz. Kim olursaniz olun, nasil olursaniz olun, ama kendinize girip ciktiginiz bir kapiniz olsun cocuklar. Az olun, ama hakiki olun! Bir gun kendi kapinizi calacak yuzunuz olsun. - Moottah”
“Bilmek hayatta kalmaktir. [...] Unutmayin, ne kadar cok sey bilirseniz yasama sansiniz artar. Hem sonra ogrenmeyi bir sanat, bir yasama bicimi haline getirmeniz gerekir, bunun sirriysa, ogrenmenin ayni zamanda bir haz, bir zevk oldugunu anlamaktan gecer. Ogrenmenin hazzi olmadan insan tamamlanamaz. Bakin cevrenizdeki bircok insanin yarim kalmasi bu yuzdendir." - Moottah”
“Aşk,her mekana kendi rengini verir.Dünya değişti sanırız.”
“Aşk da bir nasip işidir.Herkese nasip olmaz. ”
“Bir anıyı görmeye gittiğinizdeneye dokunsanız canınız acır”
“... Çünkü sevmek, sessiz ve tek başına bir şeydir. Sevmek yalnızlıktır. O'nu eskisi kadar sevmeyeceğinden korkuyordu. O'nu uyandırmaktan korkuyordu. Eskisi kadar sevemeyecekti, belki de hiç sevemeyecekti. Çünkü arada o orman, o karanlık, o geçitvermez, o yeşermekten kararmış orman olmayacaktı artık. Duman inceliğinde bir boşluk dolanıyordu yüreğini.”
“Sanat değişimi biriktirir, zamana yayar. İyi bir kitap yalnızca okuma hazzınızı beslemez, aynı zamanda sizde uyandırdığı duyguyu başkalarına aktarma arzusu verir size. Yaşamın döngüsü mirası devretmek üzerine kuruludur.”
“bazı yalnızlıklar haysiyettir”