Tatyana Moran photo

Tatyana Moran

Tatyana Moran 1910 yılında Kırım, Kerç’te doğdu. Oldukça varlıklı ve siyasi açıdan aktif bir aileden geliyordu. Babası büyük bir Tolstoy hayranı olduğu için kızlarına onun romanlarından isimler koymuştu. Tatyana da bunlardan biriydi. Rusya’da konforlu bir hayatı olan Moran’ın, çocukluğunda mürebbiyesi Marusya’dan aldığı eğitim onun hayata bakışında belirleyici oldu. Babası Menşevik olduğu için Ekim Devrimi’nden sonra Rusya’dan kaçmak zorunda kaldı. Ailenin geri kalanları da büyük zorluklarla onu takip ederek Türkiye’ye geldi.

Moran İstanbul’da Notre Dame de Sion’da öğrenim gördü. Buradaki eğitim hayatı boyunca aralarında Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızının da bulunduğu birçok önemli dost edindi. Kurtuluş Savaşı sırasında babası askerlerin ekmek ihtiyacının karşılanması için Atatürk’ün verdiği özel bir görevle Lüleburgaz’a gitti. Zor dönemler geçiren Moran bir süre yatılı okudu. Lise eğitimini tamamladıktan sonra Kimya okumak için Belçika’ya gitti. Belçika’daki hayatı ve okuduğu Kimya bölümü onu tatmin etmiyordu. Bu sırada ülkede seyahat etmekte olan Nikita Karpof Patrikiyef ile tanıştı. Patrikiyef asil kökleri olan bir aileden geliyordu. Kısa bir süre arkadaşlığın ardından Patrikiyef’in evlenme teklifini kabul ederek onunla birlikte Afrika’ya gitme kararı aldı. Uzak bir coğrafyanın ve yeni bir hayatın getireceği sürprizler ona çekici gelmişti.

Genç çift bürokratik nedenlerden dolayı İngiltere’ye geçip Dover’da yıldırım nikahı kıydılar. Bir süre seyahat ettikten sonra uzun ve meşakkatli bir yolculuğa çıkarak Afrika’ya geldiler. Moran’ın ''Dün, Bugün''’de anlattığı Nyasaland anılarında Avrupa’dan gelmiş ve orta sınıfın konforuna alışmış birinin bakış açısı dikkat çekmektedir. Sömürgecilik döneminin Afrika’sındaki yaşam tarzı, şartları ve gelenekleri hakkında ilginç detaylar içeren anlatıda Afrikalıların öteki olmasının yarattığı ayırım da hissedilir. Moran’ın hikayesinde bu ırkçılık boyutunda değildir elbette, ama sınıfsal farklılıklar da yadsınamaz. Maymunlardan, timsahlardan ve aslanlardan oluşan canlı çeşitliliğinden Fransız misyoner din adamları, İskoç komşular ve Portekizce oynanan ''Hamlet''’e Afrika orada kaldığı 3 yıl boyunca yazar için zengin ve egzotik bir deneyim dünyası oluşturur.

Patrikiyef’in sözleşmesi bittiğinde çift geride ayrılması zor birçok anı ve evcil hayvan bırakarak Avrupa’ya dönüş yolculuğuna başlar. Yine uzun, meşakkatli ama yeni deneyimlerle bezeli bir seyahatten sonra Cenova ve Paris üzerinden Liege’e gelirler. Eşinin Türkiye vizesinde sorun çıktığı için Moran İtalya üzerinden deniz yoluyla İstanbul’a tek başına döner. Bir süre sonra araya babasının arkadaşı İhsan Sabri Çağlayangil girer ve vize sorununu çözer. Patrikiyef de Türkiye’ye döndükten sonra kimi zaman İstanbul’da, kimi zaman Anadolu’da farklı yerlerde yaşar ve farklı ortamlarda çalışırlar. Moran, İstanbul’da ''Tan'' gazetesiyle birlikte çıkan Fransızca başka bir gazeteye yazılar yazmaya başlar. Beyoğlu ve Babıali’nin oldukça canlı ve hareketli olduğu bu dönemlerde birçok ilginç insanla, yazar ve sanatçıyla tanışır.

Hatta kısa bir süreliğine de olsa Atatürk ile bir yılbaşı gecesi karşılıklı dans eder. Bu açıdan bakıldığında onun ''Dün, Bugün''’ü çok eskilerde kalmış bir İstanbul’un da hikayesini anlatır.

Yazar daha sonraki yıllarda uluslararası bir organizasyonda Türkiye’yi temsil etmek için Amerika Birleşik Devletleri’ne gider. Bu arada Avrupa iyice karışmıştır ve Hitler’in orduları ilerlemektedir. Bu nedenle, kalması için yapılan tekliflere rağmen Moran bir an önce Türkiye’ye dönmek üzere yola çıkar. Avrupa’da birçok yerde seferberlik ilan edilmiştir ve ulaşım çok zordur. Türkiye’ye döndüğünde Patrikiyef İngiliz ordusuyla Suriye’ye gider ve çift ayrılır. Bir süre İngilizce öğretmenliği yapan Moran daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne kayıt yaptırır. Burada [[Mina Urgan]], Vahit Turhan ve Lütfiye Duran ile birlikte [[Halide Edip Adıvar]]’ın öğrencisi olur. O dönemlerde Erich Auerbach gibi Avrupa’dan kaçan


“Nihayet iyi kötü şu satırları yazdım, ve yazarken öldüğünü sandığım geçmişim birden canlanıp önüme dikildi. O zaman anladım ki geçmişin ölümü yok, çünkü geçmiş bugünün parçasıdır. Ve ben, 90 yaşında bir kadın, hala Marusya’nın peri masallarını anlattığı ve siyaset dersleri verdiği küçük Tanya’yım.”
Tatyana Moran
Read more