“…Aşk çok kanlı bir çiçektir: Turgut, karınca……Ağlıyorum mintanımı yandı zannedin Terliyorum bombaya Kudüsler düşsün Kapatıyorum söyleyin Sabbah’a pussun Bana ellerini ver anne karıma.”
“Annemi üzdümBöylece hep bana tirenler çarpsınÇirkin olduğum için aynaya bakmazsam;güzelim.Aklıma yeni fikirler boca oluncaBazen çok terliyorum, bazen ise kan!Yahya Kemal Madrid’teyken…- yeni öğrendim-Maalesef seni çok özlüyorum ben!…”
“Demek aşk için kişinin karşısındakini çok iyi tanıması gerekmiyordu. Demek bir çift güzel göz, tatlı bir gülüş ve paylaşılan birkaç an aşk için yeterliydi..”
“Benle mutluluğum arasına saplanan mesafe dünya değildi, bombalar ve yanan binalar değildi, bendim, düşünmemdi, bir şeyleri asla koyuveremiyor olmanın kanseriydi. Cehalet tam mutluluk mudur, bilmiyorum ama düşünmek çok acı verici ve söyleyin bana, düşünmek bana ne verdi, beni hangi üstün mertebeye getirdi? Düşünüyor, düşünüyor ve düşünüyorum, kendimi milyon kere mutluluğun dışında düşündüm ama bir kere bile içinde düşünmedim. Çıkarabildiğim son sözcük "ben"di ki feci bir şeydi...”
“Bu an için, sadece bu an için, beraberiz. Seni bana bastırıyorum. Gel, acı, beslen benden. Sivri dişlerini etime batır. Beni ikiye ayır. Ağlıyorum, ağlıyorum.”
“yok aşk değil, uyuşmak, anlaşmak, bütün o boktan şeyler değil. yok yok aşk değil, aşk hiç değil. onun bir sözcüğüyle yaşamımda yer alan her şeyi çöpe atmak isterdim. gelgelelim aşk değil bu, aşk hiç değil. bir şey arayan bir kadının aradığı şeyle karşılaştığında kendine iskambillerden kurduğu bir hayatın yıkılması gibi bir şey bu. Doppler etkisi.. ona yaklaşarak yok oldum.”