“Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça... Ve ellerim, kelepçede, Tütünsüz uykusuz kaldım, Terketmedi sevdan beni...”
“...Gelgelelim,Beter, bize kısmetmiş.Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,Susmak ve beklemek, müthişGenciz, namlu gibi,Ve çatal yürek,Barışa, bayrama hasretUykulara, derin, kaygısız, rahat,Otuziki dişimizle gülmeğe,Doyasıya sevişmeğe,yemeğe...Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,Asıl, bizim aramızda güzeldir hasretVe asıl biz biliriz kederi...”
“Merhaba Gün açar, Karın verir yağmurlu toprak. İncesu Deresi, merhaba. Saçakta serçeler daha çılgındır, Bulutlarda kartal, Daha çalımlı. Koparır göğsünden bir düğme daha, Tezkere bekleyen biri. İncesu Deresi merhaba. Genç bayraklar vardır, Barış düşünür, Kuyularda işçi, mavilikleri. Ben hepsini düşünürüm, Yirmidört saat Ve seni düşünürüm, Karanlık, hırsı... Seni, cihanların aziz meyvası. İlan-ı aşk makamından bir mısra, Yeşerip, kımıldar içimde, Düşer aklıma gözlerin... Oysa murad alamam. Oysa akdan - karadan Bilirim, payım bu kadar... Unutmuş gülmeyi gözbebeklerim. Unutmuş dudaklarım öpmeyi. İncesu Deresi, merhaba...”
“İÇERDE Haberin var mı taş duvar? Demir kapı, kör pencere, Yastığım, ranzam, zincirim, Uğruna ölümlere gidip geldiğim, Zulamdaki mahzun resim, Haberin var mi? Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş, Karanfil kokuyor cıgaram Dağlarına bahar gelmiş memleketimin...”
“En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler: kaldım. Oysa, kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni.”
“Bir silgi gibi tükendim benBaşkalarının yaptıklarını silmeye çalıştımMürekkeple yazmışlar oysa..Ben kurşunkalem silgisiydimAzaldığımla kaldım..”
“Friendship is delicate as a glass, once broken it can be fixed but there will always be cracks”