“Sanem'le öğle yemeğine çıkacaktık! Sonrası gelirdi nasıl olsa. Çoluk çocuk, şöyle uygun bir kooperatif, derken Ayvalık'ta yazlık...Hele bir öğlen yemeğine çıkalım da.”
“Dayanırdan, dayanmasını bilirsen, ama nasıl olsa dayanacaksın, insanoğlusun, kendin söyledin, insanoğlu, düşün bir, kimler nelere dayanmadı, dayanacaksın ve yeni bir kişilik yaratacaksın.Nasıl? diye sordu bir ses.Kendine bir iş edinerek, diye cevap verdi bir başka ses.”
“İçimde düğümlenen sıkıntıları şöyle tığı alıp da soksam içimdeki bir yerlere.”
“Kayıtsızlık işe yatamaz. İsteyebilir ya da istemeyebilirsin, ne fark eder! Bir parti tilt oynamak ya da oynamamak; nasıl olsa biri aygıtın deliğine bir yirmibeşlik atacak. Her gün aynı yemeği yemekle kararlı bir hareket yaptığını sanabilirsin. Ne var ki reddedişin işe yaramaz. Yansızlığın hiçbir anlam taşımaz. Cansızlığın öfken kadar abes.”
“Dinliyordum. Bana zeki dediklerini duyuyordum. Yalnız şunu anlamıyordum: Herhangi bir kimsedeki erdemler, nasıl oluyordu da bir suçlu aleyhine ezici bir kanıt olabiliyordu?”
“İnsanlığın nasıl savaşları varsa, senin de bir iç savaşın var: seni bağışlatan da bu.”