“Hayatımda ben yokum; başkaları da yok; kise beni ilgilendirmiyor, çünkü: Ben kendi kendimi ilgilendirmiyorum.”
“-Kur'an'da bir cümle olduğunu biliyor musun? diyorum: "Herkesin kaderini boynuna astık" diye. - Hayır, diyor, ben kaderci değilim, kaderle alışverişim yok. Ben, dünyanın kaderiyim belki. Hiç değilse onunla ilgiliyim. Kur'an'da değil, fakat galiba Tevrat'ta şöyle bir cümle olacak:...ve seni Babil'den öte götüreceğim" İşte benim için bütün mesela bu! Babil'den öte gitmek.”
“Delik Deşik kirpi gibisin çocuk her tarafın diken kim elini uzatsa delik deşik üstelik sen de kan içindesin”
“Ölüm düşünsesi izliyor beni. Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. Bunun belli bir nedeni yok. Yaşansa da olur, yaşanmasa da. Bir kaygı yalnız. Beni, kendimi öldürmeye iten bir kaygı.”
“Çünkü benim durumumu en iyi sen anlarsın. Yalnızlığı ve korkuyu en iyi sen bilirsin. Yorgunluklar vardılar fakat ümitsizlik yoktular. Sen bir yerde bulunuyordun, yumuşak bir yerdeydin. Sert köşelere çarpmaktan yorulan aklımın durgun ve sürekli bir aşk içinde ancak seninle birlikte dinlenebileceğini biliyordum. Bizi başkaları anlamaz Sevgi. Başkalarının aklı başkadır. Bu yüzden ikimizi hep garip bakışlarla süzmüşlerdir. Şimdi beni de garip bakışlarla süzenler var. Ben onlara aldırmıyorum, insanların beni beğenip beğenmemeleri umrumda değil artık. Ben kendimi tanımakla ilgiliyim.”
“…çünkü yoruldum, çünkü her şeyi birbirine karıştırdım, çünkü bu dünyada gizli mezhep sorunu bile gelip beni buldu fakat sevebileceğim bir kadın, bol para, insan yakınlığı beni hiç bulamadı. Ben de üç yıl, dört ay önce acılaştım, huysuzlaştım, hiçbir şeyi beğenmez oldum; para kazanamayacağımı, insanları sevemeyeceğimi anlayınca uzaklara gittim, kimse beni bulmasın diye. Onlar da beni ciddiye aldılar, gelmediler…”
“A csodaKár volna magamat eladnomCélért, eszméért, okért, hitért.Hogy magyarázzam az eget másoknak.Eladni magamat semmiért.Te vén szilvafa, ugye, igazam van?Te tudod, te százesztendőt éltél!…S akkor sikított, elbőgte magátA kert mellett egy vén acéltehén.Nem is acél volt, hanem drágakő.Pálmaág-farkkal. Ott kinyúlt szegény.Tele gyerekekkelKőrhinta forgott búgva, vidáman,Szarvai hegyén.És sírt és sírt, csak sírt, míg meg nem halt,Késnyelek hullottak pengétlenülA szemeibül.- Ó, mennyi dinamit lakikÉn élve síró szemeimben! -A föld egyszerre elszaladt alólunkÉs elszaladt alólunk minden;Ég, csók, tűz, magam s a semmi.A tehén lángszőre szintén elszaladt,Aztán visszajöttS a homlokomon kezdett énekelni.Fehér vízben hevertünk egymás mellett,Szivemben ő s az ő szivében én.Hátulról keresztülnéztem magamonS úgy láttam, hogy bennem él továbbA tehén.S tele gyerekekkelKőrhinták forogtak vidámanSzarvai hegyén.Nem szúrt vele, csak fölemelte.Arrabökött, amerre elszaladtunkA föld, az ég, a tűz, a semmi s énS én szégyenverten lopózkodtam arra,Hogy embertszülő tüzet énekeljekÖrökké, újraJeges, havasIsmeretlen hegyek tetején.”