“Her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın geçmişte kaldığına kim inandırabilir bizi? Anılarımızı avuç dolusu su gibi her sabah yüzümüze çarpmanın işe yaramayacağına kim inandırabilir?”
“Buralar hatıralarla doluydu. İnsan böyle şeylere nasıl dayanır? Yılların geçip gitmesine ve her şeyin belleğin bir oyunuymuş gibi bir belirsizliğin içine batmış olmasına... Bu ben miyim? Peki o ben miydim? Bütün bunları yaşayan. Hayır seyreden. Karar ver, yaşayan mı, seyreden mi? Yaşayan değilmiş gibi. Geçmişte başka biri, ama şimdi ben. Geçmiş olunca başka biri.”
“İnsanoğlu -her zaman, her yerde, kim olursa olsun- mantığının ve çıkarlarının buyurduğu gibi değil de, gönlünün çektiği gibi davranmıştır; çıkarlarımızda çatışan şeyler de istenebilir, hatta bazen bütünüyle böyle olmalıdır.”
“Başlangıçta bizi hiçbir yere götürmüyor gibi görünse de her seyahat bizi bir yere götürür!”
“Meet me inside the Edge of the Icepack penguin enclosure in at four fifteen" she says, sounding just like Kim Possible. If Kim Possible ever asked people to meet her inside a penguin enclosures.”
“Her göl bir okyanus olmayı hayal etmez. Kutsanmışlar, kim olduklarıyla mutlu olanlardır.”