“İstanbul ile Ankara karşılaştırması yaptı. İstanbul'a giden herkes dönüşte böyle bir kıyaslama getirir, lokum gibi ya da pişmaniye, saray helvası, Bolçi. "İstanbul'da insanların tek amacı İstanbul'un tadını çıkarmak gibi görünüyor. Avına dişlerini geçirmeye çalışan yırtıcı hayvanlara benziyorlar. Ankara'ya istesen bile dişlerini geçiremezsin, bir sürü üst geçit var." Metin ile birlikte bu şakaya güldüler. Kapatırken Cemil şöyle dedi: "İstanbul'da gün boyu dolaşırken dünyanın haline üzüldüm. Ankara'da insan sadece Ankara'nın haline üzülüyor.”
“İstanbul'da insanların tek amacı İstanbul'un tadını çıkarmak gibi görünüyor. Avına dişlerini geçirmeye çalışan yırtıcı hayvanlara benziyorlar. Ankara'ya istesen de dişini geçiremezsin, bir sürü üst geçit var." Metin ile birlikte bu şakaya güldüler. Kapatırken Cemil şöyle dedi: "İstanbul'da gün boyu dolaşırken dünyanın haline üzüldüm. Ankara'da insan sadece Ankara'nın haline üzülüyor.”
“Ve, isin kotu tarafi da, bohem takildiginda ya da bunun gibi bir cilginlik yaptiginda, sen de herkes kadar duzene ayak uydurmus oluyorsun, sadece bicim farki var.”
“...Hiçbir şey açıklanamaz. Dünyanın tek bildiği şey uyurken bir o yana bir bu yana dönen biri gibi sizi öldürmektir, dünya uyurken üstünüze abandığında, uyuyan birinin pireleri ezdiği gibi. Böylesine bir ölüm pek ahmakça olurdu, diye düşündüm, herkes gibi yani. İnsanlara güvenmek demek kendini azıcık öldürtmekle eşdeğerdir.”
“Konu bu değil ki. Her zaman bir isim vardır. Lincoln. Hitler. Gandhi. İsim, dehşete sebep olabilir, hayrete...Bazen de harika şeylere, isim yapmaya çalışan milyonlarca insan var. Hayal dahi edemeyeceği şeylerle karşılaşan insanlar. En kritik anda, kendi isimlerimiz bile insanların bizi ayırmak için kullandığı seslere dönüşür. Savaşabildim mi? Faydam oldu mu? Kız kardeşlerime destek oldum mu? Yoldaşlarıma, çocuklarıma, sümüklü böcek kabilesine...Her birimizin içinde zincirin bir halkası var. Adamın dediği gibi, ya varlığını hissedersin, ya da bilmezden gelirsin. Hissetmeye çalıştım. Bir kadın gibi karanlıkla yüzleşmeye çalıştım. Bundan fazlasına ihtiyacım yok. Beni hatırlamak zorunda değilsiniz. Kim olduğumu bile bilmiyorsunuz. Ben biliyorum.”
“Arabaları gözlerken hep böyle onulmaz bir duygu, sanki çok uzaklardaymış, denizin ortasında yapayalnızmış gibi bir duygu kaplardı yüreğini; bir gün bile yaşamak çok, çok tehlikeliydi onca, hep böyle düşünmüştü.”