“Sen yine kendini sevdin. Bense onu sevdim!”
“Seni değil, sendeki bozguna uğramış orduyu sevdim. Bir halk ayaklansa belki onu da severdim, bir ip dolansa boynuma celladın korkmasını, bozuk bir plağın takılıp kalmasını... Su katılmasını rakıya,trenin raya başkaldırmasını da severdim belki; tutundum boşluğuna! Seni değil, ellerimin arasında kayboluşunu sevdim”
“Başınıza taş düşerse, bu sahiden kötüdür; ama utanç, şerefsizlik, ayıp ya da hakaret ancak sen aldırırsan kötü olur. His yoksa kötülük de yoktur. Halk var gücüyle seni ıslıklarken, sen kendini alkışlarsan bunun ne zararı olabilir? İşte kendini alkışlamanı mümkün kılan tek şey Deliliktir”
“Akıllı güzel bir göl, hiçbir zaman ünlü olmayı arzulamaz çünkü ün onu kirletir! Saf kalmak için, kendini şöhretten uzakta tut!”
“Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.”
“İnsanın canı kadar sevdiği birini oyuna getirebileceği aklının ucundan dahi geçmemişti. O güne dek bilmezdi, birine bütün kalbinle muhabbet besleyip yine de onu incitmek istemenin mümkün olabileceğini.”