“Yürümeye devam ediyordu Hikmet. Vazgeçe vazgeçe ilerliyordu. Bir bakıyor çenesine kadar gelmiş su. Çünkü herkesi kendisi gibi sandı. Her şeyi bu sanının üzerine kurdu. Başka bir şey daha: Bütün sevgili anların, geçmişindeki bütün güzel yaşantıların bir gün geri döneceğine inandırmıştı kendisini. Yoksa, yani bu doğru değilse, yaşamanın anlamı ne? Burnu sızladı. Gözleri doldu. Hayat hızla boşaltıyordu içini, ruhuhun bedeninde gizlendiği her yeri. İçi boş bir...”
“Biten her şey bir rüyadır. Bütün bu evren bir rüyadır.”
“ah o Sonya! Ne güzel bir hazine bulmuşlar! Güzel güzel yararlanıyorlar! Alışmışlar. Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!Düşüncelere dalmıştı Raskolnikov. elinde olmadan haykırdı birden:Ya yanılıyorsam, ya gerçekte aşağılık değise insanoğlu, genelde yani, tümü, bütün insanlık soyu demek istiyorum... Geri kalan her şey önyargıdan başka bir şey değilse, abartılmış birer korkuysa, hiçbir sınırlama yoksa, ki öyle olması da gerekir!..”
“Bu karmaşık evrende basit bir hayat yaşamaktan daha güzel hiçbir şey yoktur!”
“Tehlikeli oyunlar oynanmıştır. İnsanın içinde ifade edilmez bir eksiklik duygusu kalır. Her şey başka türlü olabilirdi sanki. Bütün bu oyunlar bu kadar da kötü oynanmayabilirdi.”
“Bir gün, bizim genç Zaphod bu gemilerden birine baskın yapmaya karar verdi. Stratosferde kullanmak üzere tasarlanmış, üç-jetli küçük bir motosiklete binmiş küçük bir çocuk. Yani bu yaptığı delirmiş bir maymunun yapabileceğinden daha çılgıncaydı. Ben de onunla gittim, çünkü bunu yapamayacağı üzerine sağlam bir parayla bahse girmiştim ve sahte delillerle geri dönmesini istemiyordum. Sonra ne mi oldu? Motorunu güçlendirip bambaşka bir şeye çevirdiği üç-jetli motosiklete atladık, birkaç hafta içinde dokuz on ışık yılı yol aldık, nasıl olduğunu hala bilmediğim bir şekilde mega yük gemisine daldık, oyuncak tabancalarımızı sallayarak kumanda köprüsüne çıktık ve at kestanesi istedik. Şimdiye kadar bundan daha çılgınca bir şeye rastlamadım. Bir yıllık harçlığıma mal olmuştu. Ne için? At kestanesi.”