“Yazı kendini söyler, söylemediğini yok eder. Bir de, ara bir yol olarak, yok ettiklerinin bir bölüğünü sezdirebilir. Sezdirdikleri "var" değildir ama "yok" da değildir.”
“Düşündüğüm bir şey daha var;Sevmenin simgesel olarak da, gerçek olarak da yemekten başka bir anlama gelmediği...”
“... Bu yol bitmez herhalde. İnsan ölür, o yolun bir yerinde kalır. Ama bu yolda ilerleme gücünü veren şey, bir şeyler yapmak dediği şeyi yapma gücünü veren şey, inançsa, Andronikos daha yolun başında yaya kalmıyor mu? İnanç değil de başka bir şey olabilir mi bu gücü veren?...”
“Okur kitap arar ama, kitabın da okuru bulduğunu ben çok gördüm. Açıklanabilir bir şey söylemiyorum belki, ama "rastlantılar"ın çoğu, açıklayamadığımız için rastlantı görünmez mi?”
“Kaygı da korku gibi kendi memesinin oburudur.”
“Savaşın asıl yaptığı yok etmektir; ama ille de insanları yok etmesi gerekmez, insan emeğinin ürünlerini de yok eder. Savaş, halk kitlelerini fazlasıyla rahata erdirecek, dolayısıyla uzun sürede kafalarının fazlasıyla çalışmasını sağlayacak araç gereç ve donatımı paramparça etmenin, stratosfere yollamanın ya da denize göndermenin bir yoludur."..."Savaş uğraşı, ilke olarak, her zaman halkın basit gereksinimlerini karşıladıktan sonra geriye kalabilecek üretim fazlasını tüketecek biçimde tasarlanır.”
“Ne var ne yok?""Zor bir soru. Pek emin değilim ama tahminimce her şey var ve yokların içinde saklı.”