“dur ruth, aşkın karanlık yüzünde dur, öylece. hep. böyle dursun aşk her zaman hayatında. karanlık yüzünde dur aşkın, sus. tamamı buydu, de. bütün yavanlığıyla süren insanlarınkuytularında kal. orda kal. unut ruth, unut senben sürdürürüm kalan kısmını, hattın bu ucunukervanlar ve sahraylakendime de sana da ağlarım. sen sus ruth, sen konuşma, sen yavan hayata katılorda sürdür mutsuzluğunu. sahra nasılsa geçeceğin yer değil. ah, ruth, hâlâ sevgili ruth, ortalıkta dönen yalanlarını hissettim, hep. isteseydim kolayca ortaya çıkardı. istemedim. senin kendinden kaçırdığın şeyleriben nasıl ortaya koyardım! sen kendini kandırıyordun, seyircin oldumyalanlarını oynayışını seyrettim. son âna dek. kendini ikna ettiysen beni de ikna etistedim. ruth, mutsuz meleğim. sen inandırmakla, inandırmamak arasındakio siyah noktada durdun. bunun adı işte: zulümdü. bu zulümde sen beni bütün uçlarımdan çarmıha gerdin. ben bütün uçlarımı kanatarak kopardım kendimi ordan. tekrar tekrar, tekrar tekrar kanattım ruth, senin istediğinden fazla kanattım kendimi. kendimi kendi zulmümde tuttum, orda kaldım. onu çektim. yapmasa mıydım ruth? bunun cevabı artık anlamsız. ben zaten ruth, bana gelecek olan o zulmü gördüm. sendekini, sendekileri. bendeki tamamlanmadı henüz. son sözü benim söylemem neyi değiştirdi? hiçbir şeyi. bir çocuğun, senin çocuğunun ruth, kendinikandırmasından başka neyi ifade eder bu? hiçbir şeyi. benim son sözü söylemem, bendekileri, hâlâ bende kalanlarısana eksik gelenleri, hâlâ söylenecek olanları bitiriyor mu? hayır. senin eksik kalanlarını, bana söyleyeceklerinitamamlıyor mu? hayır, rutheksik kalanlar çoğalıyor aramızda. şimdi, bende kalan boşluğu doldurmak üzereborçlu değil misin-kendi mutsuzluğunu dabenim mutsuzluğumu da borçlu değil misin bana? ama bırak öyle kalsın. insanın yüreğinden geçmeyen borçlar ödenmezler. sen ruth, sevgilim ruth, hattın öbür ucundaki derin sessizlik! sus. istediğin kadar sus artık. öyle kal. kervanları ben yalnız geçiririm sahradansen yalan hayatını sula. aşksız hayatın kenarında dur. sana verilecekleri bekle. tamamı buydu, böyle de. ama ruth, ben, benim söylediklerime, benim çığlıklarıma inanmayanların söylediklerine, onların çığlıklarına artık inanmayacağım. söz ruth. bana en yakın uzaklık sendin. bir tek sen duydun çığlıklarımı, artık ruth, senin söylediğin hiçbir şeye inanmayacağım”

Birhan Keskin

Birhan Keskin - “dur ruth, aşkın karanlık yüzünde dur...” 1

Similar quotes

“Çünkü benim durumumu en iyi sen anlarsın. Yalnızlığı ve korkuyu en iyi sen bilirsin. Yorgunluklar vardılar fakat ümitsizlik yoktular. Sen bir yerde bulunuyordun, yumuşak bir yerdeydin. Sert köşelere çarpmaktan yorulan aklımın durgun ve sürekli bir aşk içinde ancak seninle birlikte dinlenebileceğini biliyordum. Bizi başkaları anlamaz Sevgi. Başkalarının aklı başkadır. Bu yüzden ikimizi hep garip bakışlarla süzmüşlerdir. Şimdi beni de garip bakışlarla süzenler var. Ben onlara aldırmıyorum, insanların beni beğenip beğenmemeleri umrumda değil artık. Ben kendimi tanımakla ilgiliyim.”

Oğuz Atay
Read more

“Bu oda karanlık” diyordum, “bu oda yalnız bugün değil, her zaman böyle karanlık.. Burada kitaplarımla ben yaşarız ve bize aydınlık getirecek kimsemiz yok… Ben burada yalnızlığı bardak bardak içiyorum. Ve ihtiyar kanepelerle konuşmak istediğim zaman, onlar artık bana anlatacak yeni bir şey bulamıyorlar.. Sen bu odaya hiç görülmemiş bir şey gibi geldin.. Bu sarı duvarlar, bu yıllanmış eşya seni bir daha unutamazlar. Bana her gün senden bahsedeceklerdir. Onlar da benimle beraber seni arayacaklar, buraya her girişimde sorucu gözlerle bakarak: “Nerede o?..” diyeceklerdir. Tahmin etmiyorum ki senin bulunduğun yerler buradan daha aydınlık olsun. Buraya gelmek, tekrar başını göğsüme koymak, ellerini böyle yumruk yaparak avucuma vermek istediğin anlar olacaktır. O zaman hiç düşünmeden gel; beni kitaplarımın temiz arkadaşlığından ayıracağından korkma.. ”

Sabahattin Ali
Read more

“Bir gün bir postanede rastlaşmış iki insanın birbirlerinden alabildiğine hoşlanmış olmaları güzel geçici bir rastlantı mı yalnızca? “Birine rastlamış, sevmiş, tad almıştım, şimdi geçti, hiçbir iz kalmadı bende.” denebiliyorsa, bu rastlantıyı unutmak, hiç olmamış saymak gerekmez mi? Benim sana, senin bana verdiğimiz yalnızca bir adsa, bu alışveriş niçin bir “Hadi eyvallah!”la bitmesin? Ben yalnızca senin için güzel olacaksam, sana beğendirmek için kendimi, olanları umursamayıp en güzel bakışımla geleceksem yatağına, sen bütün bunları unutturacaksan bana, unutturmak için hiç bakmayacaksan pencereden, o kısa unutma anından sonra, vücutlarımızın bize acı veren gerginliğini giderdikten sonra bu pencereyi kapatarak unuttuğumuz, dışında, uzağında kaldığımız dünya nasıl yabancımız olursa, öyle yabancı oluruz birbirimize. Bir kısa anın ardından ayrı yönlere giden trenlere bineriz. Ya da o trenlere bile yetişemeyip tükenmişin üstünde çoğalırız.”

Sevgi Soysal
Read more

“Aman Tanrım! Ona ne kadar benziyor, ne acayip bir şey.Lord Wemyss'in bir oğlu daha olduğunu bilmiyordum." "Yok zaten." "Fakat inanılmaz bir benzerlik var aralarında." "Bu benzerlik değil." "Ama-" diyen John artık ne düşüneceğini bilemiyordu. "Ben hayaletlere inanmam," diyebildi sadece. "Bende inanmam." "Sen onu öldürmüştün." "Evet, kendine geldiğinde tekrar öldüreceğim." John da çok sinirlenmişti. "Sana memnuniyetle yardım ederim.”

Johanna Lindsey
Read more

“Senin eşsizliğin, bulunmazlığın üzerine ne söylesem eksik kalır. Sadelikten korkmayan bir kadınsın bir kere. O köprünün altında vb. satılan balık-ekmekten alıp yemek istemen beni en çok gönendiren şeylerden biri. Sana ondan almak istemeyimişimin tek nedeni midenin sağlığını düşündüğümdendir. Bunu kaç kez söyledim de sana. Adapazarı'ndaki kızla -neydi adı onun?- çektirdiğin fotoğrafta senin bütün hayat tavrın gizli. En gösterişsiz koşullarda da sen, o koşullardan hiç utanmadan, hiç yüksünmeden, bir ayağını gözüpek bir rahatlıkla ileri atabilirsin. Beni nasıl savunursun sonra. Birisi bana çok şişmanladığımı söylemişti de, hemen saldırıya geçmiş, şişman olmadığımı ileri sürmüştün. Oysa pekala fazla okkalanmıştım o günler. Sen busun işte. Sevdiğini her durumda savunursun, onun kusurlarını görmezsin. Ne sevgilisin sen.”

Cemal Süreya
Read more