“onaltı dümen ve sürekli erdemlilik yılı. onaltı sıkıntılı yıl geride ne kaldı? yalıtılmış, ufak görüntüler. yeni kitapların kokuları, bir ekim resmini yaptığımız yapraklar, uygulamalı çalışmalarda kesilmiş kurbağanın formol kokulu iğrenç karnı, tatile çıkacakları için öğretmenlerin de insan olduklarının fark edildiği ve sınıfın daha tenha olduğu senenin son günleri. artık sebebini bilmediğimiz tüm o büyük korkular, sınav akşamları. düzenli bir alışkanlık. bununla sınırlıydı. artık biliyor musunuz bay brul, çocuklara onaltı yıl süren düzenli bir alışkanlığı dayatmak alçaklık? zaman bozuldu, bay brul. gerçek zaman, eşit saatlere bölünmüş ve mekanik değildir. gerçek zaman özneldir. içinde taşırsın. her sabah saat yedide kalkın. öğlen yemek yeyip, dokuzda yatın. asla kendinize ait bir geceniz olmaz. denizin alçalmayı bırakıp durduğu bir an, tekrar yükselmeden önce gecenin ve gündüzün birbirine karışıp eridiği ve nehirlerin okyanusla karşılaşmalarındakine benzeyen bir coşku seti oluşturduğu, dingin bir zamanın varolduğunu asla bilemezsiniz. onaltı yıl gecelerimi çaldılar, bay brul. beşinci sınıfta, altıncı sınıfa geçmemin tek ilerleyişim olması gerektiğine inandırdılar beni. son sınıfta bitirme sınavını vermem gerekiyordu. ardından bir diploma. evet bir amacım olduğunu sanıyordum bay brul. ama hiçbir şeyim yoktu. başlangıcı ve sonu olmayan koridorda, bir embesiller römorkunda, diğer embesilleri izleyerek ilerliyordum. hayatımızı diplomalarla geçiştiriyoruz. aynı zorlanmadan yutturmak için kapsüllerin içine acı tozlar konması gibi. görüyor musunuz bay brul, hayatın gerçek tadını sevebilirmişim bunu şimdi anlıyorum.”
“Bir sonu olmayan ve kimsenin okumayacağı, ama birisi için yazılmış ve bununla biçimlenen bir mektup gibiydi günlük.”
“Zuan Ziu doğadan bahsediyorKış geldiği zaman, ağaçlar yapraklarının döküldüğünü görünce üzüntüyle iç geçiriyor olmalı. Kendi kendilerine şöyle diyorlardır: Bir daha asla eskisi gibi olamayacağız.Elbette. Yoksa kendilerini yenilemenin ne anlamı kalır? Yeni çıkacak olan yaprakların kendi kişilikleri olacaktır, onlar yeni gelen ve bir öncekiyle asla aynı olmayacak bir yaz mevsimine ait olacaklardır. Yaşamak değişmektir; ve mevsimler bize bu dersi her yıl tekrar öğretir. Değişim bir depresyon döneminden geçmek demektir: Eskiden olduğumuz şeyi unutmak zorundayızdır ve yeni geleni de bilemeyiz. Ama biraz sabırlı olursak, bahar sonunda mutlaka gelir ve o zaman çaresizce geçirdiğimiz kışı unuturuz.Değişim ve yenilenme hayatın kanunlarıdır. Sadece bize mutluluk getirmek için var olan şeyler yüzünden acı çekmektense, onlara alışmak daha iyidir. (tarafından 16 Nisan 2006 Pazar tarihinde yazılan bir makaleden alınmıştır)”
“Gezegenimizin ne denli harikulade olduğunu daha iyi kavramak için ve burada yaşamanın ne büyük bir ayrıcalık ve ne müthiş bir zevk olduğunun farkına varmak için, insan olağanüstü doğal yerlerde çok daha fazla zaman harcamalıdır!”
“En büyük bilgelik şu andan zevk almayı hayatın en büyük amacı kılmaktır, çünkü tek gerçek budur, başka her şey düşünce oyunudur. Ama bunun en büyük budalalığımız olduğunu da söyleyebiliriz, çünkü yalnızca kısa bir süre için var olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduğumuz bu an asla ciddi bir çabaya değmez.”
“Bir su damlası için en güzel ev bir yapraktır ve bir insan için: İyilik. İyilik, içinde sürekli yaşadığın evin olsun!”