“Beyazlardan biri bana:- "Beyazlardan önce siyahlar dünyaya geldiyse o zaman hak iddia edebilirler," dedi. "Ama ne beyazlar ne de siyahlar köklerinin nereden geldiğini bilmiyorlar."Sadece beyazlar üstünlük iddiasında. Ama beyazın üstünlüğü nereden geliyor? Zenci içiyorsa beyaz da içiyor. Beyazın tutulduğu hastalığa zenci de tutuluyor. Beyaz acıkırsa, zenci de acıkıyor. Tabiat ayrılık gözetmiyor.”
“Bir erkeğin feminist, bir Hıristiyan'ın anti-semitik, bir beyazın zenci hakları savunucusu olması, bir Müslüman'ın kiliselerin yıkılmasına karşı durması veya bir gazinin vicdani redçilere hak vermesi mümkündür...”
“Gelmek istemiyor gece.. Ne sen gelebiliyorsun o yüzden Ne de ben gidebiliyorum. Ama ben gideceğim. Akrepten bir güneş şakağımı yese de... Ama sen geleceksin. Dilin tuzlu yağmurlarca yakılmış olsa da...”
“Nehre sor, nereden geliyor? Yanıt almayacaksın. Nehre sor, nereye gidiyor? Yanıt almayacaksın, çünkü nehir tam bu anın içinde yaşıyor; ne geçmişte ne gelecekte, sadece bu anın içinde!”
“”Aşk hiç de sizin söylediğiniz basit sempati veya bazen derin olabilen sevgi değildir.o büsbütün başka, bizim tahlil edemediğimiz öyle bir histir ki, nereden geldiğini bilemediğimiz gibi,günün birinde nereden kaçıp gittiğini bilemeyiz.”
“Evet, büyüyüp kendi evim olduğu zaman ne kadife koltuk isterim ne de tül perde. Ne de kauçuk ağacı. Salonumda böyle bir yazı masası, beyaz duvarla, her Cumartesi akşamı temiz pembe bir kurutma kağıdı, yazmak için her zaman ucu sivri bir sıra parlak sarı kalem, içinde her gün bir çiçek ya da birkaç yaprak olan sarımtırak kahverengi bir vazo ve bir dolu kitap. Kitap...kitap...kitap...”