“Skeçler yazıp sirk müdürüne götürdüm. Bana, "Ne yazık ki zencisiniz." diye cevap verdiler. Kıvırcık saçlarımla, esmer tenimi ne kadar sevdiğimi unutuyorlar halbuki. Hatta zencilerin saçlarını beyazlarınkinden daha muntazam buluyorum. Bizim saçlarımız daha uysaldır, istediğimiz yerde kalır. Beyazlarınki ise en küçük bir baş hareketinde yer değişir.”
“Beyazlardan biri bana:- "Beyazlardan önce siyahlar dünyaya geldiyse o zaman hak iddia edebilirler," dedi. "Ama ne beyazlar ne de siyahlar köklerinin nereden geldiğini bilmiyorlar."Sadece beyazlar üstünlük iddiasında. Ama beyazın üstünlüğü nereden geliyor? Zenci içiyorsa beyaz da içiyor. Beyazın tutulduğu hastalığa zenci de tutuluyor. Beyaz acıkırsa, zenci de acıkıyor. Tabiat ayrılık gözetmiyor.”
“Kuru fasulyeleri ateşe koydum. Onları yıkarken, "Bugün zengin insanlar gibiyim," dedim. "Fasulye hazırlıyorum.”
“Ne dünyada ne de evrende bir ağacın bir yeri daha güzel bir mekâna dönüştüremeyeceği hiçbir yer yoktur!”
“Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğumuzu zannetmektir ki, ne kendimiz bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur.”
“Ne cevap verir? diye söylemekten korktuğunuz-Seni seviyorum- cümlesi, bir soru değil ki cevabı olsun”
“Yine böyle bir günde, biraz daha önce, biraz daha sonra, bir şeylerin yolunda gitmediğini, açık konuşacak olursak, yaşamayı bilmediğini, hiç bilmeyeceğini şaşırmadan keşfediyorsun.____________________İnsanlardan nefret ettiğin anlamına gelmez bu, ne diye nefret edesin ki? Ne diye kendinden nefret edesin ki? Keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi…”