“Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorumEllerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyazEllerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum...”
“Keşke sana ne kadar yalnız olduğumu anlatabilsem. Burasının ne kadar soğuk ve sert olduğunu. Her yerde bir çelişki ve cefa var. Tanrı'nın bu yeri unuttuğunu düşünüyorum. Sanırım cehennemi gördüm ve o beyaz, cehennem sevgili Edith, kar beyazı..." E. Gaskell - Kuzey ve Güney”
“Size,nasılsın diyerek başlayan telefonlarınıza(garip, tuhaf aslında)beyaz bembeyaz tabiatımla'iyiyim' diyorum.yani aslında korkuyorumbütün bunlar kıyametbütün bunlar cinnetbütün bunlar cinayet demeyebir daha düzeltilemeyecek sözlersöylemeye korkuyorum.”
“o büyük ve muazzam zamanda unuttumkanatlarım çok oldu üşüyor benimbu beyaz ıssızlıkta göğsüme düşüyorbu yüzden eğik boynumbir kuşun anısı kalmış bende, saklıbundan gözlerimdeki kayalık,içimdeki serseri buzullardürtme içimdeki narıüstümde beyaz gömlek var.”
“Oğlum, sen dünyada ne kadar antikalık yapmak isteresen hayat önüne o kadar gündelik hadiseler çıkarıyor. Korkuyorum ki bu, ömrünün sonuna kadar böyle devam edecek ve sen dünyanın parmağını ağzında bırakacak bir iş beceremeden rahmeti rahmana kavuşacaksın.”
“Sonuçta düşüncelerin de, ne kadar herhangi bir özden yoksunmuş gibi görünürlerse görünsünlet, bir destek noktasına ihtiyaçları vardır, aksi takdirde dönmeye ve anlamsız bir biçimde kendi etraflarında çember çizmeye başlarlar; onlar da hiçliğe dayanamazlar. İnsan birşey bekliyordu, sabahtan akşama kadar bekliyordu ve hiçbir şey olmuyordu. İnsan tekrar tekrar bekliyordu. Hiçbir şey olmuyordu. İnsan bekliyor, bekliyor, bekliyordu. Düşünüyor, düşünüyor, düşünüyordu.Şakakları ağrımaya başlayana kadar düşünüyordu. Hiçbir şey olmuyordu. İnsan yalnız kalıyordu. Yalnız. Yalnız.”