“...Kökü dışarda bir aşk, Dante ile Beatrice'inkine Fena öykünüyor.”
“Ben bütün hüzünleri denemişim kendimde Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını Bir bir denemişim bütün kelimeleri Yeni sözler buldum seni görmeyeli Kuliste yarasını saran soytarı gibi Seni görmeyeli Kasketim eğip üstüne acılarımın Sen yüzüne sürgün olduğum kadın Kardeşim olan gözlerini unutmadım Çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat Sen tutar kendini incecik sevdirirdin Bir umuttum bir misillemeydin yalnızlığa Şanssızım diyemem kendi payıma Hain bir aşk bu kökü dışarda Olur böyle şeyler ara sıra Olur ara sıra”
“Göz… Savaşı başlatan haberci.Bakış… Elde olmayan kader, ilahi kaza.Ve aşk... Kalp ile göz arasında kutlu bir hadise. ”
“Aşk ile edebiyat arasında kendince bir ilişki kurmuştu Hasan da, diğer bütün kahramanlar gibi. Önce aşkını (büyük) göstermek için başvurmuştu edebiyata. Duygularını abartan birkaç şiir, sabahları derse girmeden önce Pervin’in eline tutuşturduğu özlem, pişmanlık, kızgınlık mektupları, ünlü edebiyatçıları aşkının sözcüsü yapan alıntılar... Sonunda da karşılıksız aşkından arta kalanın süslü tasviri. Yazdığı her şeyi çok seviyordu, belki Pervin’den de çok. Aşk ile edebiyat arasında bir tercih yapmış ve kendisini seçmişti.”
“yok aşk değil, uyuşmak, anlaşmak, bütün o boktan şeyler değil. yok yok aşk değil, aşk hiç değil. onun bir sözcüğüyle yaşamımda yer alan her şeyi çöpe atmak isterdim. gelgelelim aşk değil bu, aşk hiç değil. bir şey arayan bir kadının aradığı şeyle karşılaştığında kendine iskambillerden kurduğu bir hayatın yıkılması gibi bir şey bu. Doppler etkisi.. ona yaklaşarak yok oldum.”
“Hem her şeyi bir bıçak gibi delip geçiyor, hem de dışarda kalıp bakıyordu.”