“Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi... Bu yerlerde demiryolunun her iki yanında ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı Özek uzar giderdi. Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demiryoluna göre hesaplanırdı. Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider, gelirdi...”
“(...)Eylül toparlandı gitti işte,Ekim falan da gider bu gidişle.(...)”
“İçi ne kadar doldurulursa doldurulsun, yine de hafiftir hayat. Çünkü altı deliktir. Delikse ölümdür! Bütün kazançlar bu delikten kayıp gider.”
“Uzaklar yaklaşınca, özlediğimiz yere ulaşınca görürüz ki hiçbir şey değişmemiştir. Kendimizi yine o yoksulluğumuzun dar çerçevesi içinde buluruz. Bu böyle sürüp gider ve ruhumuz hep elinden kaçan mutluluğun ardından göğüs geçirip durur.”
“Bir kiraz ağacının altında, hayatın bütün yükleri uçup gider!”
“Ve eğer İsa uyku hapları yutup, bir banyonun zemininde tek başına ölseydi, cennete gider miydi?”