“Sevilebilmek için hayatını riske atmak gerektiğini düşündü. ...Annecik ciddi bir ses tonuyla "Sanat asla mutluluktan doğmaz" dedi. ......ve çocuk bir resmin, bir heykelin veya hikayenin, sevilen birinin yerini alabileceğini sanacak kadar aptal. ......bu yüzden eğer bunu okumanın sizi kurtaracağını sanıyorsanız... Herhangi bir şeyin sizi kurtaracağını sanıyorsanız... ......Bence annesi ölene dek bir erkeğin hayatındaki diğer kadıınların hiçbiri metres olmaktan öteye geçemez. ......Tamamlayamadığım şeylerle dolu hayatımda, bir tamamlanmamış olay daha. ...Hayatımın, Zen Budizmi öğrencilerine meditasyon yapmaları için ödev olarak verilen ve mantıksal çözümü olmayan problemlerden hiçbir farkı yok. ...Radyoda, duran aracın polise bildirildiği söylendi. Annecik radyonun sesini köledi. "Kahretsin" dedi. "Lütfen bizden bahsetmediklerini söyle bana." "Metalik sarı bir Duster'dan söz ediyorlar" dedi çocuk. "Bu bizim arabamız." Annecik, "Bu senin ne kadar az şey bildiğini gösteriyor" dedi. Kendi kapısını açtı ve çocuğa sürücü tarafına geçip arabadan inmesini söyledi. Yanlarından hızla geçen araçları kontrol etti. Ve, "Bu bizim arabamız değil" dedi. ..."Dünyayı parçalara ayırdık" diyor, "ama parçalarla ne yapacağımızı bilemiyoruz..." ..."Vaktimizin çoğunu başkalarının yarattığı şeyleri yargılayarak geçirdiğimizden, kendimiz hiçbir şey yaratamadık." ......hissettiğimden daha zavallı bir şey görmek iyi geliyor. ...Her bağımlılık aynı sorunu çözmek için bulunmuş bir yöntemdir, dedi. Uyuşturucular, obezite, alkol veya seks, huzuru bulmak için kullanılan farklı farklı yöntemlerdi. Bildiklerimizden kaçmak için. Eğitimimizden. Elmayı ısırmış olmaktan. ...İnsanlar dünyanın güvenli ve düzenli bir yer olması için yıllarca çalışırlardı. Ama hiç kimse bunun ne kadar sıkıcı olabileceğinin farkında değildi. Bütün dünyanın parsellendiğini, hız limitleri konduğunu, bölümlere ayrıldığını, vergilendirildiğini ve düzenlendiğini, bütün insanların sınavlardan geçirildiğini, fişlendiğini, nerede oturduğunun ne yaptığının kaydının yapıldığını düşünün. Hiç kimseye macera yaşayacak bir alan kalmadı, satın alınabilenler hariç. Lunaparka gitmek, Film izlemek gibi. Ama yine de bunlar sahte heyecanlardı. Dinozorların çocukları yemeyeceğini bilirsiniz. Büyük bir sahte afetin olma şansı bile oy çoğunluğuyla ortadan kaldırıldı. Gerçek afet veya risk ihtimali olmadığından, Gerçek kurtuluş şansı da ortadan kalkmış oldu. Gerçek mutluluk yok. Gerçek heyecan yok. Eğlence, keşif, buluş yok. Bizi koruyan kanunlar aslında bizi can sıkıntısına mahkum etmekten başka bir işe yaramazlar. Gerçek karmaşaya ulaşamadığımız sürece, asla gerçekten huzurlu olamayacağız. Her şey berbat bir hal almadığı sürece yoluna da girmeyecek. Bunlar Anneciğin ona anlattığı şeylerdi."Keşfedilmemiş tek alan, elle tutulamayanların dünyasıdır. Bunun dışındaki her şey çok sıkı örülmüştür" derdi. Çok fazla kanunun içinde hapsolmuş durumdayız. Elle tutulamayanlar derken interneti, filmleri, müziği, hikayeleri, sanatı, dedikoduları, bilgisayar programlarını, yani gerçek olmayan her şeyi kastediyordu. Sanal gerçeklikten bahsediyordu. Yalandan inanılan şeylerden. Kültürden. Gerçekdışı şeyler, gerçeklikten daha güçlüdür. Çünkü sadece elle tutulamayan fikirler, mefhumlar, inanışlar ve fanteziler kalır. Taşlar ufalanır. Ağaçlar çürür. İnsanlar da maalesef ölürler. Fakat bir düşünce, bir rüya, bir efsane gibi aslında son derece kırılgan şeyler yaşarlar da yaşarlar. ..."...Beni mahkum etmeniz çok gereksizdi. Bürokrasiniz ve kanunlarımız dünyayı temiz ve güvenli bir toplama kampına çevirdi" diye b”

Chuck Palahniuk

Chuck Palahniuk - “Sevilebilmek için hayatını riske...” 1

Similar quotes

“İnsanlar dünyanın düzenli ve güvenli bir yer olması için yıllarca çalıştılar. Ama hiç kimse bunun ne kadar sıkıcı olabileceğinin farkında değildi. Bütün dünyanın parsellendiğini, hız limitleri konduğunu, bölümlere ayrıldığını, vergilendirildiğini ve düzenlendiğini, bütün insanların sınavlardan geçirildiğini, fişlendiğini, nerede oturduğunun, ne yaptığının kaydının tutulduğunu düşünün. Hiç kimseye macera yaşayacak bir alan kalmadı, satın alınabilenler hariç. Lunaparka gitmek gibi. Film izlemek gibi. Ama bunlar yine de sahte heyecanlardı. Dinazorların çocukları yemeyeceğini bilirsiniz. Büyük bir sahte afetin olma şansı bile oy çoğunluğuyla ortadan kaldırıldı. Gerçek afet veya risk ihtimali olmadığından, gerçek kurtuluş şansı da ortadan kalkmış oldu. Gerçek mutluluk yok. Gerçek heyecan yok. Eğlence, keşif, buluş yok.Bizi koruyan kanunlar aslında bizi can sıkıntına mahkum etmekten başka bir işe yaramazlar.Gerçek karmaşaya ulaşamadığımız sürece, asla gerçekten huzurlu olamayacağız.Her şey berbat bir hal almadığı sürece, yoluna da girmeyecek.Bürokrasimiz ve kanunlarımız dünyayı temiz ve güvenli bir toplama kampına çevirdi.Kölelerden oluşan bir jenerasyon yetiştiriyoruz.Çocuklarımıza çaresiz olmayı öğretiyoruz.Öyle planlanmış vaziyetteyiz ve ince ince yönetiliyoruz ki, burası artık dünya olmaktan çıktı. Burası lanet olası bir sahil güvenlik teknesi oldu.”

Chuck Palahniuk
Read more

“En büyük bilgelik şu andan zevk almayı hayatın en büyük amacı kılmaktır, çünkü tek gerçek budur, başka her şey düşünce oyunudur. Ama bunun en büyük budalalığımız olduğunu da söyleyebiliriz, çünkü yalnızca kısa bir süre için var olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduğumuz bu an asla ciddi bir çabaya değmez.”

Arthur Schopenhauer
Read more

“Berlin'de yalnızsınız değil mi?" dedi. "Ne gibi? ""Yani... Yalnız işte... Kimsesiz... Ruhen yalnız... Nasıl söyleyeyim... Öyle bir haliniz var ki..." "Anlıyorum, anlıyorum... Tamamen yalnızım... Ama Berlin'de değil... Bütün dünyada yalnızım... Küçükten beri..." "Ben de yalnızım..." dedi. Bu sefer benim ellerimi kendi avuçlarının içine alarak: "Boğulacak kadar yalnızım..." diye devam etti, "hasta bir köpek kadar yalnız..."...Şuna dikkat edin ki, benden herhangi bir şey istediğiniz gün her şey bitmiş demektir. Hiçbir şey anlıyor musunuz, hiçbir şey istemeyeceksiniz… Dünyada sizden, yani bütün erkeklerden niçin bu kadar çok nefret ediyorum biliyor musunuz? Sırf böyle en tabii haklarıymış gibi insandan birçok şeyler istedikleri için… Beni yanlış anlamayın, bu taleplerin muhakkak söz haline gelmesi şart değil… Erkeklerin öyle bir bakışları, öyle bir gülüşleri, ellerini kaldırışları, hulasa kadınlara öyle bir muamele edişleri var ki… Kendilerine ne kadar fazla ve ne kadar aptalca güvendiklerini fark etmemek için kör olmak lazım. Herhangi bir şekilde talepleri reddedildiği zaman düştükleri şaşkınlığı görmek, küstahça gururlarını anlamak için kafidir. Kendilerini daim bir avcı, bizi zavallı birer av olarak düşünmekten asla vazgeçmiyorlar. Bizim vazifemiz sadece tabi olmak, itaat etmek, istenilen şeyleri vermek… Biz isteyemeyiz, kendiliğimizden bir şey veremeyiz… Ben bu ahmakça ve küstahça erkek gururundan tiksiniyorum. Anlıyor musunuz? Sizinle bunun için dost olabileceğimizi zannediyorum. Çünkü halinizde o manasız kendine güvenme yok… Fakat bilmem… Ne kuzuların ağzından vahşi kurt dişlerinin sırıttığını gördüm… ...Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım… Hakiki hayatım benim için can sıkıcı bir rüyadan başka bir şey değildir…”

Sabahattin Ali
Read more

“O kadar az yaşadım ki sanki hiç ölmeyecekmişim gibi düşünme eğilimindeyim; insan hayatının bu kadarcık bir şeye indirgenmesi gerçek olamazmış gibi geliyor bana; elinizde olmadan, er ya da geç bir şey olacak diye hayal ediyorsunuz. Büyük hata. Bir hayat pekâlâ da boş ve kısa olabilir. Günler ne bir iz ne bir anı bırakmadan sefil bir şekilde akıp gider; ve sonra bir anda duruverir.”

Michel Houellebecq
Read more

“İnsanların başladığı bütün işler böyledir: Ya baharda don olur, ya da yazın samyeli eser ve onlarda sözlerinde durmazlar." dedi Gimli."Yine de tohumları pek yaban gitmez." dedi Legolas. "Ve hiç umulmadık bir zamanda ve zeminde yeşermek için tozun, küfün içinde gizlenirler. İnsanların yaptıkları bizden daha çok yaşayacak Gimli.""Yine de sonunda 'keşke'lerden başka bir şey olmayacak tahminimce," dedi cüce."Bu sorunun cevabını elfler bilmiyor." dedi Legolas.”

J.R.R. Tolkien
Read more