“Ve eğer İsa uyku hapları yutup, bir banyonun zemininde tek başına ölseydi, cennete gider miydi?”

Chuck Palahniuk

Explore This Quote Further

Quote by Chuck Palahniuk: “Ve eğer İsa uyku hapları yutup, bir banyonun zem… - Image 1

Similar quotes

“Tanrının yarattığı başka bir canlıyı sevmem ve sevmeyi ogrenmem için ailem bana yıllar önce ilk balığımı almıştı. Sahip olduğum 640 baliktan sonra oğrendiğim tek şey insanin sevdiği herşeyin bir gün öleceği oluyor. Özel kişiyle karşılaştığın ilk anda onun bir gün olup toprağın altına gireceğinden emin olabilirsin.”


“Bu ömür boyu sahip olduğum altı yüz kırk birinci balık. Tanrı'nın yarattığı başka bir canlıya bakmayı ve sevmeyi öğrenmem için ailem yıllar önce ilk balığımı almıştı. Sahip olduğum altı yüz kırk balıktan sonra öğrendiğim tek şey, insanın sevdiği her şeyin bir gün öleceği oldu. O özel kişiyle karşılaştığın ilk anda, onun bir gün ölüp toprağın altına gireceğine emin olabilirsin......Gerçek, parlayıp ışık saçmaz. ...Öyle sıkıcı işler vardı ki, çalışmamak için insan kendini sakat bırakabilirdi. ...Zamanın sınırlı olduğu, kanunlar ve emirlerle dolu ve mülkiyete dayalı bu dünyada insanların yaşayabilecekleri tek gerçek macera uyuşturucu. ...Birinin zayıf olduğunu hayal etmek, onun güçlü olduğuna inanmaktan çok daha kolay. ...”


“Kalbime bir bıçak saplanmış gibi hissediyordum ve başımdan geçen tüm olaylara rağmen hâlâ incitilmek için sonsuz ve engellenemez bir potansiyelim olduğunu keşfetmiştim.”


“Denny, ‘Çocuk doğurmak için izin alman gerekmiyor. Öyleyse niye ev yapman için izin alman gereksin ki?’ diye soruyor.‘Peki ya tehlikeli ve çirkin bir ev yaparsan?’ diye soruyorum.Denny, “Peki ya tehlikeli ve göt gibi bir evlat yetiştirirsen?” diyor.”


“Sevilebilmek için hayatını riske atmak gerektiğini düşündü. ...Annecik ciddi bir ses tonuyla "Sanat asla mutluluktan doğmaz" dedi. ......ve çocuk bir resmin, bir heykelin veya hikayenin, sevilen birinin yerini alabileceğini sanacak kadar aptal. ......bu yüzden eğer bunu okumanın sizi kurtaracağını sanıyorsanız... Herhangi bir şeyin sizi kurtaracağını sanıyorsanız... ......Bence annesi ölene dek bir erkeğin hayatındaki diğer kadıınların hiçbiri metres olmaktan öteye geçemez. ......Tamamlayamadığım şeylerle dolu hayatımda, bir tamamlanmamış olay daha. ...Hayatımın, Zen Budizmi öğrencilerine meditasyon yapmaları için ödev olarak verilen ve mantıksal çözümü olmayan problemlerden hiçbir farkı yok. ...Radyoda, duran aracın polise bildirildiği söylendi. Annecik radyonun sesini köledi. "Kahretsin" dedi. "Lütfen bizden bahsetmediklerini söyle bana." "Metalik sarı bir Duster'dan söz ediyorlar" dedi çocuk. "Bu bizim arabamız." Annecik, "Bu senin ne kadar az şey bildiğini gösteriyor" dedi. Kendi kapısını açtı ve çocuğa sürücü tarafına geçip arabadan inmesini söyledi. Yanlarından hızla geçen araçları kontrol etti. Ve, "Bu bizim arabamız değil" dedi. ..."Dünyayı parçalara ayırdık" diyor, "ama parçalarla ne yapacağımızı bilemiyoruz..." ..."Vaktimizin çoğunu başkalarının yarattığı şeyleri yargılayarak geçirdiğimizden, kendimiz hiçbir şey yaratamadık." ......hissettiğimden daha zavallı bir şey görmek iyi geliyor. ...Her bağımlılık aynı sorunu çözmek için bulunmuş bir yöntemdir, dedi. Uyuşturucular, obezite, alkol veya seks, huzuru bulmak için kullanılan farklı farklı yöntemlerdi. Bildiklerimizden kaçmak için. Eğitimimizden. Elmayı ısırmış olmaktan. ...İnsanlar dünyanın güvenli ve düzenli bir yer olması için yıllarca çalışırlardı. Ama hiç kimse bunun ne kadar sıkıcı olabileceğinin farkında değildi. Bütün dünyanın parsellendiğini, hız limitleri konduğunu, bölümlere ayrıldığını, vergilendirildiğini ve düzenlendiğini, bütün insanların sınavlardan geçirildiğini, fişlendiğini, nerede oturduğunun ne yaptığının kaydının yapıldığını düşünün. Hiç kimseye macera yaşayacak bir alan kalmadı, satın alınabilenler hariç. Lunaparka gitmek, Film izlemek gibi. Ama yine de bunlar sahte heyecanlardı. Dinozorların çocukları yemeyeceğini bilirsiniz. Büyük bir sahte afetin olma şansı bile oy çoğunluğuyla ortadan kaldırıldı. Gerçek afet veya risk ihtimali olmadığından, Gerçek kurtuluş şansı da ortadan kalkmış oldu. Gerçek mutluluk yok. Gerçek heyecan yok. Eğlence, keşif, buluş yok. Bizi koruyan kanunlar aslında bizi can sıkıntısına mahkum etmekten başka bir işe yaramazlar. Gerçek karmaşaya ulaşamadığımız sürece, asla gerçekten huzurlu olamayacağız. Her şey berbat bir hal almadığı sürece yoluna da girmeyecek. Bunlar Anneciğin ona anlattığı şeylerdi."Keşfedilmemiş tek alan, elle tutulamayanların dünyasıdır. Bunun dışındaki her şey çok sıkı örülmüştür" derdi. Çok fazla kanunun içinde hapsolmuş durumdayız. Elle tutulamayanlar derken interneti, filmleri, müziği, hikayeleri, sanatı, dedikoduları, bilgisayar programlarını, yani gerçek olmayan her şeyi kastediyordu. Sanal gerçeklikten bahsediyordu. Yalandan inanılan şeylerden. Kültürden. Gerçekdışı şeyler, gerçeklikten daha güçlüdür. Çünkü sadece elle tutulamayan fikirler, mefhumlar, inanışlar ve fanteziler kalır. Taşlar ufalanır. Ağaçlar çürür. İnsanlar da maalesef ölürler. Fakat bir düşünce, bir rüya, bir efsane gibi aslında son derece kırılgan şeyler yaşarlar da yaşarlar. ..."...Beni mahkum etmeniz çok gereksizdi. Bürokrasiniz ve kanunlarımız dünyayı temiz ve güvenli bir toplama kampına çevirdi" diye b”


“İnsanlar dünyanın düzenli ve güvenli bir yer olması için yıllarca çalıştılar. Ama hiç kimse bunun ne kadar sıkıcı olabileceğinin farkında değildi. Bütün dünyanın parsellendiğini, hız limitleri konduğunu, bölümlere ayrıldığını, vergilendirildiğini ve düzenlendiğini, bütün insanların sınavlardan geçirildiğini, fişlendiğini, nerede oturduğunun, ne yaptığının kaydının tutulduğunu düşünün. Hiç kimseye macera yaşayacak bir alan kalmadı, satın alınabilenler hariç. Lunaparka gitmek gibi. Film izlemek gibi. Ama bunlar yine de sahte heyecanlardı. Dinazorların çocukları yemeyeceğini bilirsiniz. Büyük bir sahte afetin olma şansı bile oy çoğunluğuyla ortadan kaldırıldı. Gerçek afet veya risk ihtimali olmadığından, gerçek kurtuluş şansı da ortadan kalkmış oldu. Gerçek mutluluk yok. Gerçek heyecan yok. Eğlence, keşif, buluş yok.Bizi koruyan kanunlar aslında bizi can sıkıntına mahkum etmekten başka bir işe yaramazlar.Gerçek karmaşaya ulaşamadığımız sürece, asla gerçekten huzurlu olamayacağız.Her şey berbat bir hal almadığı sürece, yoluna da girmeyecek.Bürokrasimiz ve kanunlarımız dünyayı temiz ve güvenli bir toplama kampına çevirdi.Kölelerden oluşan bir jenerasyon yetiştiriyoruz.Çocuklarımıza çaresiz olmayı öğretiyoruz.Öyle planlanmış vaziyetteyiz ve ince ince yönetiliyoruz ki, burası artık dünya olmaktan çıktı. Burası lanet olası bir sahil güvenlik teknesi oldu.”