“-Neyin var Arezki? Mutsuz görünüyorsun. Bir odamız olsun istemedik mi? Var işte. Yanyanayız. Nedir seni üzen? Neyin eksik? -Evet doğru görüyorsun. Bir şeyim eksik. Sana bunu anlatamam. Düş gücüm eksik. Geleceği canlandıramıyorum gözümde. Düşler alıp başlarını gittiler, geri gelmiyorlar…”
“Kim olursak olalım, dünyanın hangi yerinde yaşarsak yaşayalım, ta derinlerde bir yerde hepimiz bir eksiklik duygusu taşımaktayız. Sanki temel bir şeyimizi kaybetmişiz de geri alamamaktan korkuyoruz. Neyin eksik olduğunu bilenimizde hakikaten çok az.”
“bir gün, bir an-bir günün bir anındaseni sevecek kadar-sana seni anlatsam başımdaysam sonunda-sonundaysam başındayürüyor yenilenen, yorulmayan bir anlam. sözcüklerin içinde-sözcüklerin dışında,düşünlerinde eksik, yaşamlarında tamam. sen de anlamalısın gidiyorken yanında,başına vura-vura ben sana anlatamam. üşünen gecelerin sıcak karanlığındaiki'den bir'i, bir'den iki'yi çıkaramam.”
“Kendini tazeleyebileceğin huzurlu bir köşen yoksa neyin var?”
“Hayalin nedir? Dünyadaki en ünlü adam mı olmak? Ne aptalca bir hayalin var! Bütün dünyayı bir orduyla fethetmek mi? Ne ilkel bir hayalin var! Milyonlarca dolar mı kazanmak? Ne açgözlü bir hayalin var! Hayallerini sorgula!”
“Zorla bir yerlerden kesip çıkarılmışım. Zorla başka bir yere yapıştırılmışım. Boşluğum beni bekliyor sanki orada! Her şeyi aynı anda eksik bırakmış sanki bir zorba makas, her şeyi kırık, her şeyi defolu, her şeyi arızalı... Arızalıyım evet, güvenmeyin bana. Üşüyemeden dondum beni ısıtılıp tekrar insan yapılabilemem bir daha.”