“İşkenceden nefret ederdim. Çok işkenceli olurdu.”
“Pek çok fırtınayı yaşamış bir adam ya sakinliğe tapacaktır ya da sakinlikten nefret edecektir!”
“Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,İkincisinde, daha çok hata yapardım.Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,Çok az şeyiCiddiyetle yapardım.Temizlik sorun bile olmazdı asla.Daha çok riske girerdim.Seyahat ederdim daha fazla.Daha çok güneş doğuşu izler,Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.Görmediğim bir çok yere giderdim.Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,Gitmeyen insanlardandım ben.Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.Eğer yeniden başlayabilseydim,İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.Ama işte 85'indeyim ve biliyorum…Ölüyorum…”
“Niçin bu kadar bağlıyım geçmiş zamana? De ki: Hayatının boşluğa savrulan yüzünden öyle çok nefret ediyorsun ki, seni mutsuz eden bu yüze yıllarca bakmak, ellerinle kavramak ve anlamak istiyorsun.”
“Burada ki gizem avcısı benim ama onlar ne yapıyorlar? Gidip senin gibi İngiliz Edebiyatıyla kafayı bozmuş anti-sosyal kişiliği vampire dönüştürüyorlar! Dizideki vampir avcısı Buffy'nin bile yüreği cız etmiştir.Gerçi..." deyip değerlendiren gözle beni süzdü. "Senden çok iyi araştırma malzemesi, olurdu.”
“Fakat eve gittim. Şehrin bir ucundan öbür ucuna.Kenar mahalleler. Birbirine ufunetli adaleler gibi geçmiş, yaslanmış tahta evler. Her yağmurda, her küçük fırtınada sancılanan ve biraz daha eğrilip büğrülen bu evlerin önünden her geçişimde, çoğunun ayrı ayrı maceralarını takip ederdim. Kiminin kaplamaları biraz daha kararmıştır, kiminin şahnişini biraz daha yumrulmuştur, kimi biraz daha öne eğilmiş, kimi biraz daha çömelmiştir; ve hepsi hastadır, onları seviyorum; çünkü onlarda kendimi buluyorum; ve hepsi iki üç senede bir ameliyat olmadıkça yaşayamazlar, onları çok seviyorum; ve hepsi, rüzgârdan sancılandıkça ne kadar inilderler ve içlerinde ne aziz şeyler saklarlar, onları çok... çok seviyorum.”