“Zincire vurulmayı göze almazsan asla Tanrı'ya inanamazsın. Âşık olmak demek, zincire vurulmak demektir. Senin anlayacağın, aşk, özgürlükten vazgeçmek demektir.İkide bir inandığını söyleyip durma da göster bana, hani, prangalarn nerede? Nerede zincirlerin?”
“Kudret yumruğunu ikide bir karşıtlarımızın masasına indirmek yerine, bazen sıfatsız, vasıfsız, suretsiz görünmeyi de öğrenmeliyiz.”
“Kuşatmak zorunda değiliz. Zorunda olmadığımız o kadar şey var ki! Her şeyi avucumuzun içine almak mesela. Herkesi bir sıraya sokmak. Daracık kollarımızın kucaklayabildiğinin dışında, kenarda köşede el değmedik hiçbir şey bırakmamak.”
“Ten duvarını yıkmak için yılların geçmesi gerekmez, ölmek yeterli. Van Gogh gibi değil ama, Şems gibi.”
“Nerede tükettin ömrünü? Bir hareketin hatırası, bir tutkunun işareti, bir maceranın parıltısı, güzel ve firari bir cinnet – geçmişinde bunların hiçbiri yok;hiçbir sayıklama senin ismini taşımıyor, seni hiçbir zaaf onurlandırmıyor. Iz bırakmadan kayıp gittin; senin rüyan neydi peki?”
“Şahane bir aşk, çoğu zaman harcanmış bir hayat demektir.”
“Demek aşk için kişinin karşısındakini çok iyi tanıması gerekmiyordu. Demek bir çift güzel göz, tatlı bir gülüş ve paylaşılan birkaç an aşk için yeterliydi..”