“Aşk ülkesi herkesin kendi bildiğincedir. Aşkların milleti de devleti de yoktur.(hz.Mevlana)”
“Her sevginin başlangıcı ve süreci, o sevginin bitişinin getireceği boşluk ve yalnızlık ile dolu. Belirsizlikler arasında belirlemeye çalıştığımız yaşam gibi. Sevgi isteği, kendi kendine yaşamı kanıtlama isteği kadar büyük. Belki kendilerine yaşamı kanıtlamaya gerek duymayan insanlar, sevgileri de derinliğine duymadan, acıya dönüştürmeden yaşayıp gidiyorlar. Ya da sevgiyi sevgi, beraberliği beraberlik, ayrılığı ayrılık, yaşamı yaşam, ölümü ölüm olarak yaşıyorlar. Oysa yaşam ölümle, ölüm yaşamla tanımlı. Ama sen. Senin için her beraberlik ayrılış, her ayrılış beraberlik, sevgi sevgisizlik, duyum duyumsuzluğun başladığı an. Birisinin teniyle yan yana olmak, kendi varoluşumu unutmak mı. Ya da daha derin algılamak mı. Kendi varoluşum. Her varoluş kendisiyle birlikte ölümü getirmiyor mu.”
“Toplumu, açıkgöz davranıp herkesin zararına kendi mutluluğunu kurma kuramıyla açıklamak yıkıcı bir öğretidir,bunun ağır çıkarımları, yasaya, insanlara ya da bireye verdiği zararı bile belli etmeden, gizlice elde edilen her şeyin iyi ve uygun biçimde kazanıldığına inandırır insanı.”
“Ölümü sabırsızlıkla bekleyerek ama hiç sızlanmadan öldü.”
“Ağlamaya çalışıyorum. Olmuyor. Onun ölümü bütün ağıtlara ırak.”