“Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.”

Elif Shafak

Explore This Quote Further

Quote by Elif Shafak: “Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsa… - Image 1

Similar quotes

“Aşık olmak sevgilinin isimlerini kendine mal etmektir, aşkın bitmesi ise isimlerin iadesi. İsimler insanların varoluş kalelerine uzanan köprülerdir. Onlar vasıtasıyla başkaları, hem dostlar hem de düşmanlar parmak ucunda içeri girmenin bir yolunu bulurlar. Birinin adını öğrenmek varoluşunun yarısını ele geçirmektir, gerisi parçalar ve ayrıntılardan ibarettir. Çocuklar bunu ruhlarının derinliklerinde bilirler. Bir yabancı isimlerini sorduğunda içgüdüsel olarak söylemeyi reddetmeleri bundandır. Çocuklar isimlerin gücünü idrak eder ama büyüdüklerinde unutuverirler.”


“Aşkı aramadan evvel düşün bir,ya benden nasıl bir aşık olur?İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır.Sen kavgacı isen, ha bire öfkeli, aşkı da bir cenk gibi yaşarsın.Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur.”


“İnsanın canı kadar sevdiği birini oyuna getirebileceği aklının ucundan dahi geçmemişti. O güne dek bilmezdi, birine bütün kalbinle muhabbet besleyip yine de onu incitmek istemenin mümkün olabileceğini.”


“Sistemin dışında kalırsan içeride anlamlı bir değişiklik yapabilmenin mümkün olmadığını öğrendi. Ancak sistemin bir parçası haline gelmek de insanın ruhunu yok ederdi. Söyle bakalım, bir şeyin içindeyken dışında durmayı nasıl başarırsın ufaklık?”


“Haram da / helal de/ cennetin hurileri de/ nâr-ı cehennem de/ birdir bize/ cenneticayır cayır yakmak/ cehennemin alevlerini söndürmektir gayemiz/ bize sade senigerek seni/ kirpiğimizi kalem/ gözümüzü defter eylemişiz/ nefsimizi köreltip/ kimseninayıbını görmemişiz/gönül yapmayı/arş yapmaya bir tutup/gönülden gönüle/yollarkurmuşuz/ ten türap bir olunca/ her dem yeniden doğmuşuzNe kabir azabı/ ne zebani zulmü/ o yardan ayrı düşmektir/ nazarımızda en dilhıraşacı/ ne dürülür amel defteri/ ne geçilir sırat köprüsü/ rahman ve rahim olandır o dostunismi/ o sever/ o gözetir/ onun merhameti hudutsuzdur/ onun merhameti öfkesindenbüyüktürÇelebi Şeyh demiş ki:Benim mekânım balçıktır/ gıdam ise safi aşk/ korku ile beslenmez imanım/ korkudediğin safi yalandır/ korku ile yakaran/ bir kendini sever/ aşk ile yanıp tutuşan/ geçerserden/ her dem yeniden tutuşturur külleriniVe Çelebi Şeyh demiş ki:Benim vücudum şu varlık âlemine benzer/ şu gördüğünüz nehirler, dereler benimiçimde çağlar/ ve şu dorukları karlı dağlar/ bende başlar bende biter/ çok alâmetlervardır bende/ derebilen gelsin beri...Divan tepeden tırnağa öfkeye boyanmış. Çelebi Şeyh zindanaatılmış.”


“İnsan ömrü kısaydı, bir kurtçuğunkinden farksız. Ya da ipekböceğininkinden. Ademoğulları, Havvakızları tuhaf mahluklardı. Kurtçuğa benzetsen alınır, ipekböceğine benzetilmekten keyif duyarlardı. Böceklerden iğrenir ama parmaklarına uğurböceği konsa hayra alamet sayarlardı. Sıçanlardan tiksinir, sincaplara bayılırlardı. Akbabaları itici, kartalları heybetli bulurlardı. Sinekleri hor görür, ateşböceklerine bayılırlardı. Bakır ve demire ehemmiyet vermez, altına taparlardı. Ayaklarının altındaki taşlara dönüp bakmazken mücevherler için delirirlerdi.”