“Neredeyse safak vaktiydi, geceyle gunduz arasindaki o tekinsiz esige ramak kala. Hala mumkun avuntu bulmak ruyalarda ama onlari silbastan insa etmek icin artik cok gec.”
“mutlu musunuz peki?""huzurluyum. Mutluluk benim icin hicbir zaman onemli olmadi. Daha cok raslanti gibi yasadim mutlulugu. Kisa anlarin hediyesi gibi. Yasamin karsima cikardigi bazi anlar benim icin mutluluk demekti, o kadar...”
“Aksamustu binbasi geldi. Cadirin onunde beylik ve kaput sererek oturduk. Sohbet ettik. Ben aksam yemegini de (Kabak,nohut, iskembe corbasi) yedikten sonra Hafiz'a gazel soylemesi icin haber gonderdim. Simdi artik her taraftan gazel, naat, ilahi nagmeleri isitiliyordu”
“Düz bir yolda yürüyor olsaydın, tüm ilerleme isteğine rağmen hala gerisin geriye gitseydin, o zaman bu çaresiz bir durum olurdu; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, bulunduğun yerin durumundan ileri gelebilir, o zaman da umutsuzluğa kapılmana gerek yoktur.”
“Garibanlar asla, ya da neredeyse hiç sormazlar, katlandıkları şeylerin nedenini niçinini. Birbirlerinden nefret etmekle yetinirler, o kadar”
“quem ama nunca sabe o que ama Nem sabe por que ama, nem o que é amar ... Amar é a eterna inocência, E a única inocência não pensar...”