“…çıkmaya hazırlanan Eda‘ya “Bugün bayağı güzelleşmişsin. Yüzüne renk gelmiş,” dedi. Bu söz iltifat sayılırsa bir kadına iltifat etmeyeli dört yıl olmuştu. Eda hafif kızararak odadan çıktı. Harun‘un yüzünün asıldığını görünce ona dönüp “hepimizin hayatında bazen güzel kadınlar oluyor” dedi, “Tabii tesadüf, yoksa bize kim baksın.”
“Kalbimi size vermek istiyorum," dedi kalbini uzatarak."Buna inanamıyorum," dedi Bay Yalnız uzatılan kalbi alarak."Ona iyi bakmazsanız ölürüm," dedi Bayan Fildişi."Ölürseniz ben de ölürüm," dedi Bay Yalnız."Yoo hayır Bay Yalnız, erkekler kadınlar için ölmezler," dedi Bayan Fildişi."Sadece kadınlar öyle zannederler," dedi Bay Yalnız.”
“Bu yürek, bizim yüreğimiz, bir tahtası eksiklerin yüreğidir, dedi.”
“Evet. Bu çok garip ama gerçekten özlemiyorum. Mavi göğü, yeşil kırları, akan suları özleyeceğimden emindim. Arza özgü bütün bu nitelikleri. Ama hiç birini de özlemiyorum. Onları rüyamda bile görmüyorum."Selene, "Bazen öyle şeyler oluyor" dedi. "Daha doğrusu vatan özlemi çekmediklerini söyleyen bazı Göççülerle karşılaştım. Tabii öyleleri az. Ve hiç kimse bu küçük grubun müşterek özelliklerini anlayamıyor. Tabii türlü tahminler yürütülüyor. Kimisi bu Göççülerde ciddi bir duygusuzluk olduğunu, onların hiçbir şey hissedemediklerini söylüyor. Kimisi ise fazla duygulu olduklarını ve sinir krizi geçirmekten korktukları için vatan hasreti duyduklarını itiraftan kaçındıklarını.”
“Aslında hiçbir şey değişmezdi,” dedi.“O halde niçin pişmansın?”“Olumluyu olumsuza yeğlerim de ondan. Oynadığımız bu oyunda, kazanmak söz konusu değil. Ama bazı yenilgiler ötekilerden daha iyidir, hepsi bu.”
“Bir yılda dört mevsim vardır: Kış, İlkbahar, Yaz ve Renk!”