“Madde 66. ebedi acemi_Tecrübe denen şey yaşananları sıfırla çarpmakmış. Tecrübeye âşıktım ebedi acemi oldum. Yaşadıklarım duygularımın çeşitlenmesinden başka bir işe yaramadı. Duygularım da çeşitlenerek yok oldular. Çoğaldıkça etkileri azaldı, azalmayanlar dönüştü. Eskiden beni duygulandıran şeyler şimdi sinirlendiriyor.”

Emrah Serbes

Explore This Quote Further

Quote by Emrah Serbes: “Madde 66. ebedi acemi_Tecrübe denen şey yaşananl… - Image 1

Similar quotes

“Madde 71. deliliğe giriş_Düşleri gerçek sanmaya başlarsan onlarda kusur da bulmaya başlarsın.”


“Behzat Ç‘nin hayatında çoğu insan bir başkasının yerini tutabilirdi. Harun‘la Cevdet yer değiştirebilirdi mesela. Ya da Ağbisi Şevket‘le Tahsin yer değiştirse, hemen hemen hiçbir şey değişmemiş olurdu. Ama Şule giderse, biri sahiden gitmiş olurdu. Maçın ilk dakikalarında on kişi kalmak gibi bir şey, akşam Tekel bayisinde 216 bulamamak gibi bir şey. Ya da hiç beklemediği bir anda, O‘nun bir apartman tepesine çıkıp kendini boşluğa bırakması gibi bir şey. Betonda kan izi, çevrede meraklı kalabalık. Ve hala nefes almak, ay sonunu düşünmek, rakıyı bırakıp biraya yüklenmek, elin arada bir 14’lüye gitmesi, eski bir aşkın izini sürmek, konuşma isteksizliği, sağır olma isteği, damarlarda dolaşan yedi kilo kan, iki kilometre sinir, yaşamak aşağı yukarı böyle bir şeydi herhalde…”


“…Umutsuz durumda olmayan hiçbir şeye ilgi duyamıyorum, dedi. Paul Auster, Şans müziği, sayfa 29. Sevdiği yazarların kitaplarını ezberlemek gibi bir huyu vardı. Hala böyle insanlar vardı yani. Muadili olmayan insanlar. Yaptığı iyiliği karşı tarafın gözüne sokmaya çalışmayan insanlar… Şimdi biraz adama benzemişsin, dedi. Bir insan rolü için başvursan ve şansın yaver gitse, belki bir figüranlık kapabilirsin. Paul Auster, Köşeye Kıstırmak, sayfa 80.”


“Apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent?”“Hangisini?”“Otomatik yanan, sensörlü lamba.”“Hayır.”“Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.”Önüme baktım.“Neden kırdın?”Cevap yok.“Hasta mısın evladım? Söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle…”“Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?”“Lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? Yöneticiye de dedim. Lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için.”“Beni görünce yanmıyordu baba.”“Nasıl ya?”“Görmezden geliyordu, yanmıyordu. Kaç sefer yok saydı beni.”“E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor.”“Hadi ya! Sahiden mi?”“Evet. Ucuzundan takmışlar. Bizimle bir alakası yok.”Babama sarıldım yıllar sonra.”


“Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim…” Rakel Dink.23 Ocak 2007, Hrant Dink‘e Veda Konuşması’ndan…”


“Öbürü, Maltepe içen birinin, alelade bir sigara tiryakisi olmadığını, onun yerine başka bir sigara koyamayacağını bilmediğinden, "O kadar paran pulun var,"dedi. "Neden hala Maltepe içiyorsun?" Kayda değer bir kişiliği olmayan adamların kaygıları birbirine ne çok benzer.”