“-Öğretmen zararlı olmasın dedi. -Kitabın zararlısı mı olur?-Bilmiyorum işte, zararlı olmayacakmış.-Onun gibi öğretmenin ta amına koyayım!”
“Bu hareketsizliğin,korkuya dayanan bu tereddüdün daha zararlı olduğunu,insan münasebetlerinde bir noktada taş kesilmiş gibi kalınamayacağını,ileriye atılmayan her adımın insanı geriye götürdüğünü ve yaklaştırmayan anların muhakkak uzaklaştırdığını seziyor..”
“Aya hele” dedi Ali. Hidayet’in oğlu baktı.“Ne var ayda?”“Allahımız…”“Tövbe, estağfurullah,” dedi Hidayet’in oğlu.“Niye?”“Allahımız ne arasın ayda?”“Niye?”“Niyesi var mı lan? Allahımız kaşmer mi?”“Kaşmer ne ki?”“Soytarı…”“Allahımız mı?”“Tövbe estağfurullah…”“Allahımızı karıştırma arkadaş, bak ana avrat dümdüz giderim!”“Karıştıran sensin!”“Dümdüz giderim dedim, giderim. Karıştırma Allahımızı. Allahımız gibisi var mı?”“Allahımız gibi kimse olamaz!”Küçük ağayı hatırlayan Ali, “Tabancası var mı Allahımızın?” diye sordu.“Olmadığına ne bakıyorsun?”“İstese olur değil mi?”“Bak hele bak…”“Allahımıza kurban oluyum… Sen?”“Ben de, abooo…”“Allahımız istese Fatma’yı birde bulabilir değil mi?”“Birde.”“Bulsa, ah bir bulsa…”“Ne verirdin Allahımıza?”“Allahımız ne yapsın bendeki öteberiyi? Onun hazineleri var Kafdağı’nın ardında. Allahımız bu…”
“Çoğunluğun sevgisi uzun sürmez ve uğursuzdur; amaca göre değil, şansa göre yargılar; işe yarayan cinayeti erdem, ona zararlı görünen dürüstlüğü alçaklık olarak tanımlar. Onun övgüsünü kazanmak için ise onu ya korkutmak, ya da pohpohlamak, yani sürekli aldatmak gerekir.”
“Onun yaşadığı yerde yaşamak, onun gibi yaşamak değildi.”
“Eğer bir evin bahçesi yoksa bütün dünya onun bahçesi olur!”