“Alaaddin geliyor. GeceHoca, benim kardeş hasta, diyor.Nesi var? diyorum.Ateşi var çok, diyor. Ölecek.İlaç vereyim mi? diyorum.Hayır, portakal ver, diyor.Portakal yememiştir hiç.”
“Aşk, benim için de, benim gibiler için de, biraz fazla. Fazla güzel bir şey. Ne uçmak geliyor elimden, ne de ötmek. Her şeyden önce yiyip içmeye ihtiyacım var; halbuki, aşık olursam yiyip içemem.”
“Çok yükseğe çıkamam; bende yükseklik korkusu var. Kimseyi yarı yolda bırakamam; bende ‘alçaklık’ korkusu var. Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti. Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim. Beklenen hep geç geliyor; geldiği zaman da insan başka yerlerde oluyor. Kimseye göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım.”
“Ben mutsuzluğa karşıyım,” dedim.“Neden?”“Çok fazla mutsuz insan var.”
“Bu sözler zaten var. Sözleri benim için farklı kılan, anlamlı kılan, senin el yazınla yazılmış olmaları.”
“"Ne kadar çok insan var, diye düşündü. Bizim gibi milyarlarca insan var, ne kadar fazla. Kimse kimseyi bilmez. Yabancılar gelip seni rahatsız ederler. Yabancılar gelir, yüreğini kesip alırlar.”