“-Niçin kaybolmuş fotoğrafları arıyorsun.Elinde bir makinen var.Görüyorum.Yeni fotoğraflar çeksene.Hatta o kaybolan fotoğrafları.-Ama onlar hayallerimdi.”
“..akan zamanın içinde, yitirilecek, bir daha yakalanamayacak anları en azından birkaç kareye sığdırıp saklamak gibi saçma sapan ama vazgeçilmez bir tutkuyla makinenin ardından ona bakarken onun bana bakışını belirleyen fotoğraflar.”
“Bazı eski fotoğraflar vardır, içlerinden herhangi bir şeyi çıkarırsanız, bir tavuğu ya da küçük bir kuşu bile, büyü kaybolacaktır.”
“Yanılıyordu. Hep yanılmıştı. O ebedi bir yolcuydu. Onun gideceği son bir durak yoktu. İlk kimliğine ulaşmıştı, ama bu hedef de bir aşamadan başka bir şey değildi. Çok yakında yeniden hafızasını yitirecekti. Yeni kişiliğinin üstesinden gelmeye çalışacak, ama olduğunu iddia ettiği kişi olmadığını anlayacaktı. Böylece hep gerçek "ben"i bulma umuduyla araştırmaya yeniden başlayacaktı. Ama o "ben" yoktu.Onu ebediyen kaybetmişti.”
“Ama o zamanlar böyle görünmüyordu, gerçek değildi' dedi Parish. 'Hayır o zamanlar yalnızca bir fikirdi'dedi adam, 'ama denemeye değer olduğunu düşünseydin fikri sen de görebilirdin.”
“En büyük bilgelik şu andan zevk almayı hayatın en büyük amacı kılmaktır, çünkü tek gerçek budur, başka her şey düşünce oyunudur. Ama bunun en büyük budalalığımız olduğunu da söyleyebiliriz, çünkü yalnızca kısa bir süre için var olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduğumuz bu an asla ciddi bir çabaya değmez.”