“Ve o an, içimde yazmak isteğini duydum.Yazmak... Kime? Neyi?Hep bilinmeyene yazılmaz mı?”
“* Savaş kararı mı aldın? O halde sen hastasın! Savaşa mı katıldın? O halde sen hastasın! Silah mı üretiyorsun? O halde sen hastasın! Hepsini reddet ve sağlıklı ol, insan ol, normal ol, gerçek bir adam ol!”
“…Öylece durup, Handan‘a dönüşen Evgenia’yı, Evgenia‘ya dönüşen Handan’ı ve bir anda ikisi birden olan Güzide‘yi izledim bir süre. İkisi beni bırakıp gitmiş olsa da, bu üç kadında aslında hep aynı kadını sevdiğimi düşündüm. Hangi kadını? İlk çocukluk arkadaşım, o çelimsiz liseli kızı mı, en güçlü dayanağım, can yoldaşım, cefakar karımı mı, yoksa yaşamın her şeye rağmen güzel olduğunu bana yeniden öğreten gün görmüş Evgenia’yı mı? Belki hepsini birden, belki hepsini ayrı ayrı ama üçünde de hep aynı kadını.”
“İmkânsız şeyŞiir yazmak,Âşıksan eğer;Ve yazmamak,Aylardan nisansa.”
“Kendinde neyi değiştirmesi ve neyi sevmesi gerektiğini görmek için her şeyin bir aynaya ihtiyacı vardır, bir kayanın, bir ördeğin bile, her şeyin!”
“O zaman şöyle bir geçmişe baktım ve yüzümü açgözlülükle geleceğe çevirdim: Hep boşlukta geziniyordum ve kollarım hiçbir şeyi kucaklayamadan umutsuzca aşağı sarkıyordu. İşte o zaman durumumun ne denli umutsuz olduğunu anladım.”