“istersen konuşalım.Lakin söxden ne çıkar.Şimdiye kadar,kim bilir kaç hayvan yükü itap okudun?Ne anladın?Hiç değil mi?İnsanlaın bilgisi nedir?Bencilliklerimiz ve zevklerimiz ihtiyaç olan sanatlara ait olan şeylerden ibarettir.Peki ama hak ve hakikate dair ne biliyorlar?Hiç!Akli denklem ile hakkı tarif etmek mümkündür.Fakat bilmek,anlamak mümkün mü?Ne konuşalım?Harflerden meydana gelen dizi ile hikmetin esrarı bilinir mi?”
“İnsanlar arasındaki münasebetleri tanzim eden amiller ne kadar gülünç, ne kadar dıştan, ne kadar boş ve bilhassa asıl insanlıkla ne kadar az alakası olan şeylerdi...”
“Gece ile gündüz birbirlerinin tam zıddı olduğu halde, birbirinden ne kadar tatlı, kavgasız ve nizâsız ayrılırlar. Sen de karanlıklara tân etmeden edep ve saygı ile aydınlığa doğru süzülüp git.”
“Serin bir yayla gecesiydi. Çevreye baktı. Kaç uygarlığı emzirmiş olan bu uçsuz bucaksız Anadolu yaylasında ne kadar anlamsız olduklarını, ne kadar küçük kaldıklarını düşündü: Ne arıyorlardı bin yıllık Türk yurdunun ortasında?”
“Kaç tane basamak olduğunu ya da merdivenin ne kadar dik olduğunu hiç düşünmeden merdivene çıkmaya başla!”
“Ne kadar talihlisiniz! Söylenen doğruysa yolculuklar en iyi okuldur. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz efendim?"Anlamsız bir hareket yapıyorum. İyi ki sözünü bitirmedi."Kim bilir ne kadar şaşırır insan. Bir yolculuğa çıkabilseydim, döndüğümde ne kadar değiştimi anlamak için yola çıkmadan önce, kişiliğimin en ince ayrıntılarını not ederdim. Bazı gezginlerin, yolculuktan döndükten sonra, yakınları tarafından tanınmayacak kadar, hem ruhça, hem de vücutça değişmiş olduklarını okumuştum.”