“Yetkin, ama acı veren bir büyü ile buradasınız! Benim burada olduğum gibi, daha da elle tutulur biçimde; ben neredeysem siz de oradasınız, benim olduğum kadar, daha da belirli.”
“mutlu musunuz peki?""huzurluyum. Mutluluk benim icin hicbir zaman onemli olmadi. Daha cok raslanti gibi yasadim mutlulugu. Kisa anlarin hediyesi gibi. Yasamin karsima cikardigi bazi anlar benim icin mutluluk demekti, o kadar...”
“Dinle Mordaç, biraz da ben konuşayım şimdi."Mordaç acı acı baktı. "Ne konuşacaksın Miç? Ben sana yalan bir şey söylemedim.""Sana yalan söyledin demiyorum. Benim bir uşak olmadığımı sen de benim kadar bilirsin. Selmanoviç bana hiçbir zaman emir vermez. Yapılacak bir iş oldu mu her zaman rica eder. Benim haberim olmadan da bu çiftlikten kuş bile uçuramaz.""Bunların hiçbiri insanı uşaklıktan kurtaramaz.""Kaymakam olsaydım ne olacaktı? O zaman da valinin uşağı olacaktım. Üstelik maaşım yetmeyince de halkı soymaya kalkacaktım. Ne olacaktı sonra? Bir gün çarşı ortasında bundan önceki Kaymakam Kaleperoviç gibi bir Hırvat'ın kurşunuyla can verecektim.""Ya da Belgrad Meydanı'na heykelin dikilecekti!""Gelip geçerken herkes tükürsün diye mi?""Hayır, ayaklarını öpsün diye!""İstemem, halkın sevgisine hiçbir zaman güven olmaz. Bugün ayağını öper, yarın da aynı ayağına ip bağlayıp seni ağaca asar. Eğer öyle olmasaydı politikacılara dünyada iş kalmazdı. Dünyanın en nankör sevgisi kadınınkinden sonra halkınkidir.""Her zaman değil Miç!""Her zaman. Halk bir tırtıl gibidir. Yumuşaktır ama insanı kemirir.”
“Bana bir kitap mı fırlattın sen?Benim inimde?" " Evet.Ve yine yaparım". Fearghus şaşkınlıkla başını kaşıdı.Ona meydan okuyabilecek kadar cesur - veya aptal bakış açısına göre değişir- biriyle daha önce hiç karşılaşmamıştı."Ama" diye gakladı şaşkın bir şekilde" Ben bir ejderhayım" "Benimde memelerim var.Bu bana hiçbir şey ifade etmiyor”
“Artık Maria Puder, yaşamak için kendisine kayıtsız ve şartsız muhaç olduğum bir insandı. Bu his ilk anlarda bana da garip geliyordu. Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? Fakat bu hep böyle değil midir? Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz? Ben de, o zamana kadarki hayatımın boşluğunu, gayesizliğini sırf böyle bir insandan mahrum oluşumda bulmaya başlamıştım.”
“..henüz genç ve sağlıklı bir bedene sahipken,zafer borularının öttüğü anda ölmek güzel olabilir; ama bir hastane koğuşunda uzun uzun acı çektikten sonra ölmek daha kötüdür herhalde, evde, sevgi dolu inlemeler, hafif ışıklar ve ilaç şişeleri arasında ölmek daha melankoliktir. ama bilinmeyen, yabancı bir diyarda, sıradan bir han odasında, yaşlı ve çirkinleşmiş bir biçimde, dünyada, arkada hiç kimsenin kalmadığını bilerek ölmek kadar zor hiç bir şey olamazdı. ”