“Anlamıyorlar beni, bu kulaklara göre ağız değilim ben.”
“Onlara göre, durmadan kitap okuduğum -hatırladığıma göre çok okumazdım doğrusu- ve misafirlerin yanına çıkmadığım -bu 'yanına çıkmak' deyimi beni ürpertirdi, içime bulantı verirdi- ve gereken yerde gereken kelimeyi bulamadığım için -bu nedenle bana aptal da derlerdi- anormaldim.”
“Tanrım! herkes tanıyor beni bu kentte.Ya da herkes herkesi tanıyor.Ben Hariç.Kendi dahil, kimseyi tanımayan ben hariç.”
“Ben hikâyeciyim diye sizlerden ayrı şeyler düşünecek değilim. Sizin düşündüklerinizden başka bir şey de düşünemem. O halde bu adamın hikâyesi ne olabilir? Sakın benden büyük vakalar beklemeyin, n'olur?”
“Anlaşılan ben zayıf bir insanım.İncil'i denedim;filozofları,şairleri,ama bir şekilde hepsi hedef şaşırmışlardı.Tamamen başka bir şeyden bahsediyorlardı. Ben de okumayı kestim uzun bir süre önce.İçki,kumar ve seks biraz işe yarıyordu ve bu yaşantımda cemiyetin,şehrin,ülkenin herhangi bir ferdi gibiydim; ancak tek fark, benim 'başarmak' isteği duymamamdı.Bir aile istemiyordum,ev istemiyordum,saygın bir iş istemiyordum.Böyleydim işte:Entelektüel değilim,sanatçı değilim,alalade bir insanı kurtaran köklerden yoksunum.Arada derede kalmış bir şey gibiyim ve sanırım bu da deliliğin başlangıcıdır.”
“…çünkü yoruldum, çünkü her şeyi birbirine karıştırdım, çünkü bu dünyada gizli mezhep sorunu bile gelip beni buldu fakat sevebileceğim bir kadın, bol para, insan yakınlığı beni hiç bulamadı. Ben de üç yıl, dört ay önce acılaştım, huysuzlaştım, hiçbir şeyi beğenmez oldum; para kazanamayacağımı, insanları sevemeyeceğimi anlayınca uzaklara gittim, kimse beni bulmasın diye. Onlar da beni ciddiye aldılar, gelmediler…”