“Aldatmaca,göz boyama ve el çabukluklarından bulanık bir dünya yarattığınızı bile bile,kime neden gücendiğinizi kestiremeden,bütün bu aldatmacalar,karışıklıklar arasında içiniz sızlar da sızlar;bilmedikleriniz arttıkça sızılarınız o ölçüde çoğalır.”
“Olmadı, kısmet değilmiş albayım. Mutfak temizliğiyle olmuyormuş. Uyanınca boynuma sarılmıştı uykulu kollarıyla. Ben de bütün iş bundan ibaret diye sevinmiştim, tabakların suları bile akmadan onları kurulamıştım, beni azarlamıştı, çünkü kurulama bezleri hemen ıslanmıştı, ondan azarlamıştı, beni bu kadar seven ve ikide bir kollarını boynuma saran kadın neden böyle önemsiz bir mesele için beni azarlamıştı? İyi niyetlerle iyi eserler verilemeyeceğini neden hatırlatmıştı? Neden neden neden albayım?”
“Bu umut olmasa o üzüm sepetinin başında bir dakika bile bekleyemem.”
“İnsanlar, kendilerine binlerce zorluk çıkaran bir dünyada yaratıldılar. Ve bu halde bile onlar, enerjilerinin çoğunu bu zorluklara yenilerini eklemeye harcadılar...”
“Dünya yuvarlak," dedi mırıldanarak. "Gökyüzünün içi boş ve dünya yuvarlak."bu bilgi aklındaki herşeyi yeniden değerlendirmesine ve yeniden sınıflandırmasına neden olmuştu... hemen herşeyi. Dünyanın gerçek ölçüleriyle karşılaştırınca bir çok acıların ve insaanları üzen dertlerin ne kadar ıvır zıvır şeyler olduğunu farketmişti.Çünkü gökyüzü bir boşluktu ve dünya yuvarlaktı.”
“Burada, benim bulunduğum çevrede, Macar Sokağı 6 ve 9 numaralar arasında, acılar ve ağrılar giderek hafiflemekte; kanser ve tümör, astım ve enfarktüs, ateş, enfeksiyonlar ve baygınlıklar, dahası baş ağrıları ve hava değişikliğinin yol açtığı rahatsızlıklar bile güçlerini yitirmiş durumda, ve ben kendime, bilim adamlarını bu basit çareden haberdar etmek görevim değil mi, diye soruyorum, o zaman, bütün hastalıkları sürekli geliştirilen ilaçlarla ve iyileştirme yöntemleriyle iyi edebileceği görüşünde olan bilim, ileriye doğru büyük bir adım atabilirdi.”