“İnsan,gelip geçici heveseleri olan,tutarsız bir varlıktır ve tıpkı satranç oyuncuları gibi hedefe ulaşmayı değilde hedefe giden yolları daha çok sever. Emin olamayız elbette,ama insanın ulaşmak için çabaladığı şey, hedefe giden bu yol olabilir;o da hayatın ta kendisidir zaten. Aslına bakılırsa hedef,iki kere iki dörttür yani bir formüldür; ama bu formül hayatın değil,ölümün başlangıcıdır. İnsan,daima iki kere ikinin dört etmesinden az da olsa bir korku duymuştur;tıpkı benim duyduğum gibi. İnsanın uğruna denizler aştığı,hayatını tükettiği hedefi iki kere iki dörttür; ama öte yandan insanın korkusu bu hedefe ulaşmaktır. Çünkü ulaştığı an hedefsiz kalacağının bilincindedir... İnsan,hedefe ilerlemeyi sever ulaşmayı değil; şüphesiz çok gülünç bir durumdur bu. İşin en hoş tarafı insanın daha doğduğunda gülünç olmasındadır. İki kere iki dört formülü, yine de dayanılmaz şey doğrusu. Bana kalırsa iki kere iki dört, büyük bir küstahlıktır ve etrafa tükürükler saçan,elleri belinde,yol kesen bir külhan beyinin ta kendisidir. İki kere ikinin mükemmelliğine inanıyorum; fakat ondan daha üstün olduğuna inandığım şey, iki kere ikinin beş etmesidir.'Yeraltından Notlar - Dostoyevski”
“Ve şimdi : iki kere iki.Kırdım, evet, seni. Ama kırmıştın beniHadi sadece kırılmıştım diyerek önleyeyim herhangi bir eleştiriyiKalbim,Kalbim! Söyle şimdi ne yapacağım ben bu kalbi?Ne yaparım söyle daha derine düşerse yaram.”
“Yataklarına uzanmış olan iki kızkardeş, belirli bir şey için gülmüyorlardı, gülüşlerinin bir hedefi yoktu, bu gülüş varlığın var olmaktan duyduğu sevincin anlatımıydı.”
“Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?”
“Bir gemi için iki seçenek vardır: Ya denize açılıp dalgalarla boğuşmak ya da bir limanda çürümek! Aynı şey insan için de geçerlidir!”
“Ve işte bazen, hastayken, mutsuzken, aşıkken, fecibir kabus gördüğümüzde, genel olarak normdan uzaklaştığımız durumlarda iki kişi olduğumuzu açık seçik duyarız: Yani ben tek kişiyimdir ama içimde biri daha vardır. Bu gizemli "o" sık sık mırıldanır, bazen ağlar, içinden çıkıp uzak bir yere gitmek ister, canı sıkılır, korkar. Görürüz ki iki kişiyiz ve birbirimizden bıkmışız. Bilincimiz çift değil tek olduğunda bir hafiflik, özgürlük duyarız, manasız bir hayvan cennetine düşmüşüz gibi.”