“İnsanoğlu -her zaman, her yerde, kim olursa olsun- mantığının ve çıkarlarının buyurduğu gibi değil de, gönlünün çektiği gibi davranmıştır; çıkarlarımızda çatışan şeyler de istenebilir, hatta bazen bütünüyle böyle olmalıdır.”
“Erkekler böyle şeylere dayanamıyor," diye ekledi kadın, kızgın gibi değil de öğrenmiş, kanıksamış gibi."Uzun süreceğini düşündükleri şeylere," diye açıkladı annem.”
“Tarihi seyirle beraber, tasavvufa diğer bütün ilimlerden daha çok şeyler karışmıştır. Bazen bu şeyler onu, bilmecelere, ilim değilmiş gibi ilimden ve nasslardan başka şeylere, tevhid, fıkıh ve usul-û fıkıh ilimlerinden uzak, hatta teşri ve takrirde vahiy derecesinde sırf ilhama çevirmişlerdir. Halbukî bütün İslâmî ilimler gibi tertemiz ve ayıklanmış olması gereken bir ilim için bu çok tuhaf ve garip bir şeydir.”
“Tramvaylarla ilgili her zaman üzücü bir şey vardır, belki de hayatlarımız gibi oldukları için: Hiçlikten ortaya çıkar ve kalabalıkların ufkunda yok olurlar.”
“Tüm zamanlarda olduğu gibi, tüm insanlar şimdi köleler ve özgürler kategorilerine ayrılmaktadır; zira gününün üçte ikisini kendisine ayırmayan herhangi biri, kim olursa olsun, ister devlet adamı, ister iş adamı, ister resmi görevli, ister bilgin olsun, esasen bir köledir.”
“Mevsimlerden yazdı ve tercüme-i halime ne söylesem azdı. Biliyordum, gidecekti. Kim bilir, belki de bir bekleyeni vardı? Lakin gözlerinden anlıyordum, o da benim gibi yalnızdı. Dışarıdan bakınca halleri pervasız, ruhu uçarıydı. Sevdiyse de çok, korkarım bana inanmazdı. İşte bu konuda çok haksızdı. Varsın olsun; başka kim gözlerinde umudu ve acıyı aynı anda böyle güzel taşırdı? Tanrı’nın kaderime yazdığı işte bu kızdı.”