“Bir de benim gibi zavallı hayalperestin hayatına bak! Öldüresiye monoton, gölgelerin, hayallerin, uydurma düşüncelerin tutsağı bir hayat. Kalbi çekilmez işkencelerle dolduran, hep kara bulutlarla kaplı, güneş yüzü görmemiş bir hayat! Oysa bu zavallı Petersburglunun da herkes gibi güneşe ihtiyacı var; güneşsiz görülmüş rüyaların bile değeri yok! İşin en acısı, en sonunda hayal alemi de o çok güvendiğimiz, sonsuz sandığımız alem- yavaş yavaş yorulmaya, eski canlılığını kaybetmeye başlıyor. Bütün rüyalarımızı üstüne kurduğumuz düşünceler eskimeye başlayıp, yerine yenilerini de koyamayınca, hayal alemi de yıkılıp yerle bir oluyor ve geride kala kala çalı çırpı ve toz kalıyor fakat yaşayabileceğiniz tek hayat hayal alemiyse, sizi bekleyen başka bir hayat yoksa, ne yapacaksınız?”