“Ne kimseyi görme, ne konuşma, düşünme, dışarı çıkma, yerinden kımıldama isteği duyuyorsun.”
“"Ne kadar çok insan var, diye düşündü. Bizim gibi milyarlarca insan var, ne kadar fazla. Kimse kimseyi bilmez. Yabancılar gelip seni rahatsız ederler. Yabancılar gelir, yüreğini kesip alırlar.”
“ne ölüyüm,ne sağım”
“O kadar az yaşadım ki sanki hiç ölmeyecekmişim gibi düşünme eğilimindeyim; insan hayatının bu kadarcık bir şeye indirgenmesi gerçek olamazmış gibi geliyor bana; elinizde olmadan, er ya da geç bir şey olacak diye hayal ediyorsunuz. Büyük hata. Bir hayat pekâlâ da boş ve kısa olabilir. Günler ne bir iz ne bir anı bırakmadan sefil bir şekilde akıp gider; ve sonra bir anda duruverir.”
“... poate asta e cea mai mare calitate a femeilor că ne fac pe noi, bărbații, să ne copilărim, să ne jucăm, ne fac să fim copii. Și ne mai fac uneori și... copii!”
“Ne var ki Paul bu düşünce zenginliğini tıpkı parasal zenginliği gibi hiç durmaksızın, sürekli boşa harcadı ama parasal zenginliği çok geçmeden kesinlikle harcanıp bittiyse de, düşünce zenginliği gerçekten tükenecek gibi değildi; o dur durak bilmeden boşa harcayıp durdukça düşünce zenginliği ( eşzamanlı olarak ) ardı arkası kesilmeden çoğaldı, bundan ne kadar çoğunu ( kafasından ) kapı dışarı ettiyse, bu zenginlik o kadar daha büyüdü. Önceleri sadece deli olup da sonunda cinnetlik denen bu kişilerin ortak özelliğidir, ruh zenginliklerini dur durak bilmeden ( kafalarından ) kapı dışarı ederler ama eşzamanlı olarak kafalarındaki ruh zenginliği onların bunu ( kafalarından ) kapı dışarı ettikleri hızla çoğalır. Gitgide daha fazla ruh zenginliğini ( kafalarından ) kapı dışarı ederler, eşzamanlı olarak bu zenginlik çoğalır da çoğalır, tabii daha da göz korkutucu olup çıkar, sonunda ruh zenginliklerini ( kafalarından ) kapı dışarı etmekle başa çıkamaz olurlar ve kafa, içinde durmadan çoğalan, istiflenen bu ruh zenginliğini taşıyamaz olur ve patlar. İşte Paul’un kafası da Paul ruh zenginliğini ( kafasından ) kapı dışarı etmekle artık başa çıkamadığı için patlayıverdi. Nietzsche’nin kafası da bu yüzden patladı. Bütün deli düşünürlerin kafaları da sonuç olarak böyle patlamıştır, ruh zenginliklerini kapı dışarı etmekle başa çıkamadıkları noktada. Çünkü sonuç olarak, bu kafalarındaki ruh zenginliği kafaların sahiplerinin bu zenginliği ( kafalarından ) kapı dışarı edebildiklerinden çok daha büyük ve acımasız bir hızla, sürekli ve gerçekten ardı arkası kesilmeden çoğalır ve günün birinden kafalar patlar, ölürler.”