“Uyuyamayan, uykusuzluk hastalığı çeken kişiler, karanlığın getirdiği sınırsız özgürlük ve gerçeklikle baş edemeyen kişilerdir aynı zamanda.Bu insanlar, gün boyunca, her şeyi izlemekle oyalanırlar.Oysa gece artık izlenecek bir şey yoktur.Sadece, yaşamın o belirgin sesi duyulur içten içe.Gündüzden soyutlanıp, kurtulmuş olan anlamsızlık , artık saklı değildir.Hayatta olma bilinci kendini daha güçlü bir şekilde hissettirir geceleri, ölümün varlığı da öyle."Yaşamın anlamı" gece duyumsanır ve sorgulanır.Kimse bunu öğle yemeği sırasında tartışmaz.Yaşam, gecenin konusudur.”

Gündüz Vassaf

Gündüz Vassaf - “Uyuyamayan, uykusuzluk hastalığı çeken...” 1

Similar quotes

“Bir gün gelecek, insanlar savanları ve bozkırları yeniden keşfedecekler, uçsuz bucaksıza açılıp köleliklerine bir son verecekler, hayvanlar yükseklerdeki güneşin altında insanlara, artık özgür olan insanlara yaklaşacaklar, ve dev kaplumbağalar, filler, bizonlar birlik içersinde yaşayacaklar, ormanların ve çöllerin kralları, özgürlüklerine kavuşmuş insanlarla birleşecekler, aynı kaynaktan su içecekler, arınmış havayı soluyacaklar, birbirlerini parçalamayacaklar, bu, başlangıç olacak; bütün bir yaşamın başlangıcı…”

Ingeborg Bachmann
Read more

“Bir gün gelecek, insanların siyah ama altın gibi parlayan gözleri olacak; onlar, güzelliği görecekler, pisliklerden arınmış ve tüm yüklerden kurtulmuş olacaklar, havalara yükselecekler, suların dibine inecekler, sıkıntılarını ve ellerinin nasır bağlamış olduğunu unutacaklar. Bir gün gelecek, insanlar özgür olacaklar, bütün insanlar özgür olacaklar, kendi özgürlük kavramları karşısında da özgür olacaklar. Bu, daha büyük bir özgürlük olacak, ölçüsüz olacak, bütün bir yaşam boyunca sürecek…”

Ingeborg Bachmann
Read more

“Çok sonraları, aşk hayatımda, öyle sessiz ve suskun kadınlar tanımışımdır ki, yatakta beklenmedik bir biçimde dilleri çözülüp inanılmaz derecede tatlı dilli olmuşlardır. O dul kadına da o gece buna benzer bir şey olmuştu, ama gırtlağında çözülen sesi erotik değil, içten ve sevecendi. Aramızda cinsellikle ilgili hiçbir şey geçmedi: kocası ve çocukları olmayan, orta yaşın sınırına ermiş o dul kadın, birkaç saat boyunca benim varlığımda kendi yavrusunu bulmuştu; ben de, anasını özlemiş bir öksüz olarak, o kocaman kollarında beni sallamasının keyfine bırakmıştım kendimi. Gün doğana kadar, birbirimize sımsıkı sarılarak öylece kalmıştık; benim o partal, kirli gömleğim, onun o kaba saba, hışır hışır gömleğine değiyor; ekmek ve ter kokan doyurucu kokusu her yanımıza siniyor; horoz, domuz, ördek boğazlayan elleri, aynı rahatlıkla öldürebilen, doyurabilen, yatıştırabilen o güçlü elleri, yumuşacık bir sürtünmeyle başımı okşuyordu. Unutulmaz bir gece olmuştu, çünkü o geceden sonra çocukluğum sona erdi. Son masumiyet gecemdi benim.”

Rosa Montero
Read more

“Geçmiş zamanları bilmek ve onları yeniden anmak arzusu bizim kendimize olan aşkımızdan doğar. Kendimize duyduğumuz bu sevgi, artık bizimle yaşamayan insanlar ve nesnelerle bizim aramızda bir bağ kurarak umutlanır ve deyim yerindeyse, onları benimseyerek yaşamımızı uzatmak ister. Bu arzu yüzyıllara yayılma ve bir başka dünyaya sahip olma düşünü sever.”

Ugo Foscolo
Read more

“O zamanlar hep ne çok uyuduğumu söyler dururdun. Çoğu kez öğleye doğru geldiğinde uyuyor olurdum. Bıraksalar bütün bir gece ve gün boyunca uyuyabilirdim. Belki de yeni bir güne başlayacak, o günü taşıyacak gücü bulamadığımdan uyuyordum. Yatağımda hiçbir şey, dışardaki dünyanın acımasız kavgası, hatta salondan gelen bizimkilerin tartışmaları bile bana dokunmuyordu. Orada öyle, gizlenmiş, kimsenin umurunda olmayan bir canlıydım ben.”

Kürşat Başar
Read more