“Bir kadın bir şehir olmalı. İstanbul kadar loş. Haliç kadar bulanık. Erik kadar tuza hasret. Nergis kadar güzel kokmalı. Derinlerine alıp sokmalı, sarmalı. Kalbi cam gibi kıpkırmızı atmalı.”
“İnsan mutlu olmalı, fakir oyuncağıyla neşeyle oynayan fakir bir çocuk kadar mutlu!”
“Bana nefretle bakıyordu; bir ceylan ne kadar nefret edebilir?...Nefreti anında iğrentiye dönüştü. Bir adatavşanı ne kadar iğrenebilir?”
“Hakikatin yerine hakiki olmayanı koymak ne kadar da zordu. Zor, ama bir o kadar da zevkliydi. Bir kez hakikat hudutlarını aştığında, akıl zehir gibi işlemeye başlıyor, kelimeler tuhaf bir kudret ediniyordu. Zira kelime, artık kelimeden fazla bir şey olduğunu biiyordu.”
“Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?Her zaman güzel mi bu kadar,Bu eşya, bu pencere?Değil, Vallahi değil;Bir iş var bu işin içinde.”
“Bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak...”