“Aklının korunması için Tanrı’ya ilk yalvaran insanın dileği yerine getirildi. O günden bu yana insanın aklı, Tanrı tarafından korundu. Belki bir kasada, belki de cennette. Çünkü aklın, insanın bedeninden kaçabileceği beş delik ve akıl yoksunu bedende delilik vardı. Akıl, insandan korundu. İnsan beş duyulu bir hayvan oldu. Bedeni ölümlü, aklı korunan, beş duyulu bir hayvan. Tanrı’nın insan olarak doğacağı güne kadar böyle sürecek. Aklı, insanla öldüğü gün öpüşecek. Hayattakilerse son ana kadar koklayacak, duyacak, görecek, tadacak, dokunacak ama asla düşünemeyecek. Çünkü aklı alınmış insana bırakılmış olan beyin, sahibine sadece hayal veren bir organdır. Var olanın üzerine kurulan hayaller. Oysa akıl, yoktan düşünce yaratır. Yoktan var etmek bir düşünce, yoktan var ettiğini düşünmek bir hayaldir. İnsan düşünmez, düşündüğünü hayal eder. Akıl sadece Tanrı, beyinse bir çocuk tarafından korunabilir. İnsanı koruyansa ölümdür. Bir hayal organıyla yaşadığı sürece kendine zarar verecek olan insanı sonsuz acıdan kurtaran ölüm, doğumdan üstündür.”
“Bekleyin' demişti. 'Burada bekleyin. Onlar size gelecek.''Kimler?' diye sormuştu Filipinli.'Hayatının anlamını bulmuş olanlar. Hayatlarını adayacakları şeyleri bulmuş olanlar gelecek. Siz de kalplerini söküp, yerine, o şeyleri koyacaksınız. Sonra da kalpleri fırlatıp atacaksınız!''Ama...' demişti kızılderili. Kalpleri olmadan nasıl hayatta kalırlar?''Göreceksiniz!' demişti bina.'Peki ya kimse gelmezse?' diye sormuştu Filipinli.'Kim kalbinden vazgeçecek kadar kendini birşeye adayabilir ki?''Onu da göreceksiniz!' demişti bina.'Ya hayatlarının anlamını bulamayanlar?' diye söze girmişti kızılderili. 'Onlar ne olacak?''Onlar da, göğüslerinde birer et parçasıyla, canlı canlı çürüyecekler. Ve buna da yaşamak demeye devam edecekler!'Son soruyu Filipinli sormuştu: 'Neden şimdi?' Kimbilir bugün kadar kaç kişi hayatını birşeylere adadı? Neden şimdi çıktın ortaya?'Son kez konuşmuştu bina: 'Çünkü DERDA adında bir çocuk doğdu!”
“Platon’un Mağara İstiaresi’ne karşılık, ben de Kuyu İstiaresi’ni yazdım: doğdukları andan itibaren düşen insanların, yanlarından hızla geçen fırsatlara veya başka insanlara tutunup tırmanmalarını ve bunu sadece doğdukları andaki yüksekliklerine erişebilmek için yaptıklarını anlattım.”
“yatağı olmayan insanların birilerini dinleyecek kadar sabrı yoktur”
“Tanıdıkları insanlara yeterince borcları vardı.Bir de hayata borclanmak istemediler.Onun icin aldıkları her nefesi geri verdiler.”
“İnsanın tek gerçek özgürlüğü yalnızlığıdır.”