“sözü eksik bırakma içini yakarfazla da söyleme dışına taşar!”
“…okudu: “Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi. T.Ö.” “A bu, şeyin sözü” deyince Behzat Ç. doğruldu. “Kimin?” “Niye heyecanlandın? Tezer Özlü‘nün. T.Ö. işte, kısaltmış.” “O kim?” “Hüzünlü bir yazar, genç yaşta öldü. Ben bütün kitaplarını okudum, insanın içini acıtıyor, çok dokunaklı.” Bu cümle, büyük ihtimalle Leyla Erbil’e Mektuplar‘ından birinden alınmış" -Şule, Jale, Selma ya da Berna-”
“Dürüstlüğe yapış ve onu asla bırakma!”
“Tüm resmi görebilenler, çerçevenin dışına adım atanlardır.”
“Yasanın korumadığı kimseyi ben, devlet topluluğunun dışına atılmış sayarım.”
“-Neyin var Arezki? Mutsuz görünüyorsun. Bir odamız olsun istemedik mi? Var işte. Yanyanayız. Nedir seni üzen? Neyin eksik? -Evet doğru görüyorsun. Bir şeyim eksik. Sana bunu anlatamam. Düş gücüm eksik. Geleceği canlandıramıyorum gözümde. Düşler alıp başlarını gittiler, geri gelmiyorlar…”