“Beni hayati olarak ilgilendiren tek şey var artık, o da kitaplarda bugüne kadar yazılmamış olan her şeyi kayda geçirmek. Gördüğüm kadarıyla kimse hayata yön veren ve onu hareketlendiren unsurları kullanmıyor. Sadece katiller ortaya koyduklarının karşılığını alıyorlar hayatta. Çağ şiddet gerektiriyor ama yarım kalmış patlamalardan fazlası yok elde. Devrim filizlenirken kesiliyor ya da başarıya fazla hızla ulaşıyor. Tutku kendini çabucak tüketiyor. İnsanlar fikirlerinden taviz veriyor, alışılageldiği üzere. Yirmidört saatten fazla dayanacak hiçbir şey tasarlanmıyor. Bir neslin uzamında milyonlarca hayat yaşıyoruz. Böcekbilimden, derin deniz ya da hücre araştırmalarından daha çok fayda sağlıyoruz.”
“Kaptan Larsen'in Dünya Görüşü: "İnsan hayatını demek istiyorsun. Ama yediğin balık ya da hayvan etlerinin insanınkinden hiç bir farkı yok. Böylesine ucuz ve değersiz olan bir hayat için neden hasisce davranayım? Yeryüzünde gemilerden çok daha fazla denizci, fabrikalardan ve makinalardan çok daha fazla işçi var. Neden siz, karada yaşayan insanlar, zavallı insanlarınızı, kentlerinizin kenar mahallelerinde sefil sokaklarınızda barındırıyorsunuz?... Neden bütün hastalıkları ve açlığı onların üstüne yığıyorsunuz?... Bir parça iş için vahşi hayvanlar gibi döğüşen insanlar gördün mü hiç hayatında?...”
“Genç. Ama yüzünde derin çizgiler var. Sanki çocukken bile yüzü buruşukmuş. Genç. Ama her şeyi yaşamış da, artık hiçbir şeye aldırmıyor gibi bir tutum içinde. Gelişigüzel alıyor yaşamı. Sıkılıyor.”
“Hakikatin yerine hakiki olmayanı koymak ne kadar da zordu. Zor, ama bir o kadar da zevkliydi. Bir kez hakikat hudutlarını aştığında, akıl zehir gibi işlemeye başlıyor, kelimeler tuhaf bir kudret ediniyordu. Zira kelime, artık kelimeden fazla bir şey olduğunu biiyordu.”
“Düşündüğüm bir şey daha var;Sevmenin simgesel olarak da, gerçek olarak da yemekten başka bir anlama gelmediği...”
“Biz pek şaşkın varlıklarız: Filanca hayatını işsiz güçsüz geçirdi, deriz; bugün hiçbir şey yapmadım, deriz. -Bir şey yapmadım da ne demek? Yaşadınız ya!”